Ana içeriğe atla

İNANCIN ÜZERİNDE

İnsanlar sorgulamıyor, sadece ideolojilerinin bir diğerine üstün gelmesi için çabalıyorlar. "Tanrı nedir?" sorusunu bir kez olsun samimi bir şekilde kendilerine soramadıkları halde, zihinlerinde oluşturdukları tanrı imajlarını yarıştırmaları ve limitli fikirlerini kıyaslamaları onlara çözümsüzlük ve karmaşadan başka bir şey getirmeyecektir. İçinde bulunulan dönem inançla sınırlandırılmış, göreceli ve sabit "Allah" anlayışlarının; sorgulayan bilinçlerde giderek genişleyen ve idrak edilen "Sonsuz Yaratan" anlayışlarına evrildiği bir dönemdir. Sabit, çakılı kalmak veya ilerleyip yükselmek varlığın kendi tercihi ve sorumluluğudur. Sonsuz Yaratan'ın ve sevgisinin, insanları parçalara bölen ve haklı çıkmak için savaştıkları sınırlı tüm din ve ideolojilerinin üzerinde olduğunu unutmamak gerekir.

İnanç sizin düşmanınızdır, sizi parçalara ayırır, sınırlandırır ve şartlandırır. Bu bilinç düzeyinde kendi sınırlı tanrınızı farkında bile olmadan kendiniz imgeler, yaratır ve ona kutsiyet atarsınız. Enerjinizi sabit bir imgeye odaklayarak konfor ve atalet içinde bir yaşam sürersiniz. Bir nevi kendi putunuzu oluştururak gelişiminize ket vurursunuz. Halbuki Sonsuz Yaratan sınırlı tüm realitelerin, inançların, şekil, form ve imajların ötesindeki sınırsızlıkta aranır. Bu farkındalığa erişen varlığın tanrı anlayışı da giderek özgürleşmeye, kalıplarının farkına vararak onlardan arınmaya ve yükselmeye başlar.

 Nasıl ki bir bulutu gördüğünüz zaman ona inanma ihtiyacı duymuyor, gözlemleyebildiğiniz ölçüde, bilginiz dahilinde onu algılamaya çalışıyorsanız; Yaratan'ı da yaratımı olan evreni gözlemleyerek, yaratımın ne olduğunu sorgulayarak ve evrenle olan bağlarınızı keşfederek, aşama aşama yükselen anlayışlarda pekala idrak edebilirsiniz.

Özgürce koşabilecek kabiliyetiniz varken, nereye kadar koltuk değneklerinize bağımlı, ağır aksak yürümeyi sürdürebilirsiniz?

Burak Cömertler


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler

KONTROL

Kontrolün olduğu yerde korku, idrakli hakimiyetin olduğu yerde ise sevgi vardır. Psikolojik manada, kontrol edilerek baskılanan her düşünsel unsur, üzerinde henüz yeterince odaklanılmamış ve sağlıklı bir düzeyden gözlemlenerek gereğince içselleştirilmemiştir. Bu yaklaşım, titreşimsel düzensizlik yani karma meydana getirir. Gölge yanların potansiyel verdiği ve tekrarlayan döngüler halinde karşımıza çıkan tüm yaşam örüntülerini tespit ederek; onlardan kaçıp kurtulmak, onları baskılamak, derinlere itmek veya ötelemek yerine onlarla yüzleşmeyi istemek gerekir. Bu noktada idrak kazanılır, sevgi açığa çıkar, dolayısıyla limitli egonun hakimiyeti son bulur ve ayrışma biter. Şefkat ve bağışlama, idrakli hakimiyetten doğan bu anlayışla belirir. Kontrol etmekle üzerinde belirli bir anlayışa dayalı hakimiyet kurmak farklı yaklaşımlardır. İdrak belirdiğinde hakimiyet sağlanır ve özgür irade tam anlamıyla devreye girer. Özgür irade ile aksiyon almak varlığın yaratımının bütünüyle kendisine ait olma...

DUA

 Eğer ilahi mekanizmalar beni daima gözetiyorlar ve ihtiyaçlarımı biliyorlarsa, yaşam yolculuğumu sıkı bir şekilde denetliyorlar ve bana şah damarımdan daha yakınlarsa, ben neden hala dua etme ihtiyacı duyuyorum? Dua, yukarıya yani ilahi gözetici mekanizmalara doğru yöneltilen bir tür dilekçedir. Bu dilekçenin yukarıya, kuvvetle ve çabayla, uygun kademeye gönderilebilmesi, dua eden varlığa gelmesi gereken ya da gelebilecek olan potansiyel haldeki yardımların gerçekleşmesini, aktif hale gelmesini sağlar. Yani dua, yardımı talep eden varlığın gayretiyle, yukarıyla olan bağlantının kuvvetlenmesini ve genişlemesini sağlayarak, ihtimal dahilinde, pasif halde, hazırda bekleyen ve ihtiyaç duyulan yardımların cevap bulmasının yolunu açar. Duanın kabul olmasının ise iki şartı vardır. İlki, duanın kuvvetle ve samimiyetle yapılması, diğeri ise yapılan duanın kendisinin ve diğer varlıkların evrimine engel oluşturmayacak içerikte olmasıdır. Yani her istenilen şey, varlığa her şartta verilmez; n...