Ana içeriğe atla

İNANCIN ÖTESİ

Sonsuz Yaratan'ı, kaynak olduğu yaratımını gözlemleyip adım adım keşfederek idrak etmek, O'na dair duyumsanan inanç ve inanca dayalı imandan üstündür. Düşünen insan fark edebilir ki, inancın olduğu yerde imgesel bir sınırlama, idrake dayanmayan dogmatik bir kabul ve varlığı konfor alanında tutan güven duygusu aktiftir. Yaratan'ın, sınırlı imgelerin ötesinde, anın genişleyen farkındalığında aranması, akılla biçimlendirilmemiş kabullere dikkatle odaklanılması ve güven duygusunun sadece bir yanılsama olduğunun anlaşılması; kaynağı olduğu yaratımını idrak etmenin ön koşuludur. Gerisi sadece, giderek yükselen anlayışlarda varoluşu bir üst seviyeden sevmek ve varlığın ancak kendi derinlerinde bulabileceği birlik anlayışını geliştirerek ayrılıkları gidermektir.

Bunu şu yüzden belirtme ihtiyacı duyuyorum ki, idrak ile keşfedilebilen sevgiye, ancak sorgulama ile ve sınırların ötesine geçme iradesi gösterildiğinde erişilebilir. Varlığın devre sonunda hasat edilebilir hale gelebilmesi; inançlarını, geleneklerini, şartlanmalarını...zihnini kuşatan her düşünsel unsuru etraflıca gözlemleyebilmesine bağlıdır. Bu gözlem ayrılıkları giderir, korkulardan arındırır, hakikate eriştirir ve varlığın sevme kapasitesini artırır. 3. yoğunluk derecesi bilinci ile 4. yoğunluk derecesi bilinci arasındaki fark budur. Dünya okulundan mezun olabilmek bu bilinç sıçramasını yapabilmek ile ilgilidir. Sevme ve bağışlayabilme kapasitesinin artırabilmesi ile ilgilidir. Varlık bu oranda madde illüzyonuna, yani zamana hakim olabilir.

Burak Cömertler

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler

SENİN ESERİN

Sürekli mutlu olunması gerektiğini kim söyledi? Acı çekmenin, hasta olmanın gereksiz olduğunu, göğün her zaman açık olması gerektiğini kim söyledi? Kim söyledi dünyanın adaletli bir yer olması gerektiğini, buna dair kök inanç nasıl oluştu? Kim söyledi savaşların olmaması gerektiğini, ölümün kötü olduğunu? Dünya kendi etrafında dönüyor, insan da onun üzerinde etiyle, kemiğiyle ve düşüncesiyle dönüyor. Döngüleri kısır ve sevgisiz. Dışında olan, ona acı veren her şeyin kendi sevgisizliğinin eseri ve yansıması olduğunu anlayamıyor. Sorgulamıyor, yalnızca inanıyor. Hayır, o sadece rahat etmek istiyor, hem de hiç çaba harcamadan. Hiç sorumluluk almadan kalıplara sığmaya, kimlikler ardına gizlenmeye devam ediyor. En büyük marifeti de bir suçlu bulup onu dışarıda araması. Bu düzeni kendi eliyle kurdu. Dışında oyalandı, içine bakmayı unuttu, kurduğunun esiri oldu. Güç ve haz onun gözlerini kör etti. Her yeri acıyla kaplı halbuki. Etini çizsen kanayacak. Dışardan yardım beklemekten, kurtarıcı yo...

RUHSAL UYANIŞ

 Ruhsal uyanış, uyanmayı istemekle ya da uyanmalıyım demekle gerçekleşmez. Uyanış bir hedef değil, doğal bir sonuçtur. Kök çakradan giren evrensel kozmik enerjilerin, ilk üç enerji alanında içsel enerjilerle kesişerek meydana getirdiği deneyimler ve bunların sonuçlarının özümsenmesinin ardından, varlık bu kesişimi yeşil, mavi ve çivit renklerine karşılık gelen üst enerji alanlarında gerçekleştirmeyi talep eder hale gelir. Uyanış budur. Bu idrak aşamasına gelebilmek için kırmızı, turuncu ve sarı enerji alanlarına karşılık gelen hayatta kalma, kimlik oluşturma ve toplumsal ilişkiler ile ilgili deneyimlerin gözden geçirilmesi, idraki ve kabulü gerekir. Bu sayede geçmiş benlikler bağışlanır ve enerji alanlarını temizleyerek dengeye gelen varlık kendisini sever hale gelir. Karma denilen titreşimsel düzensizlikleri gidermenin tek yolu sevmekten ve bağışlamaktan geçer. Uyanış, deneyimler ve bu deneyimlerin açığa çıkan tesirlerinden bilinçli bir farkındalıkla arınabilmenin sonucunda kendil...