Ana içeriğe atla

NEGATİF YÖNLÜ DÜŞÜNCELER

 Negatif yönlü düşünceler, onlara "kurtulunması gereken şeyler" olarak bakıldığı sürece aktif kalmaya devam ederler. Zihinde dönüp duran, yerli yersiz beliren, suçluluk, kaygı, korku ve endişeye yol açan tüm düşünceler, varlığın şuur sahasında can verdiği imgesel örüntülerdir ve maddeseldir. Varlığın yaratımı sonucu beliren bu örüntülerin baskılanması, kontrol edilmeye çalışılması ya da görmezden gelinmesi, limitli egonun varlık enerjisini sürekli halde zamanda tüketmesine, dolayısıyla maddenin zihin üzerinde etkin olmasına yol açar. Bu düşünceler ne kadar kötü hissettirse de, dağılıp yok olmaları için karşılarına dikilip gözlerinin içine bakmak ve aradaki mesafeyi gidermek gerekir. Dikkatle odaklanılan bu anda saf gözlem yapılır ve madde üzerinde farkındalıklı hakimiyet kurulur. Açığa çıkan etkileri gidermeye çabalamak yerine, sorunun kaynağına inip kökten halletmek asıl özgürlüğü getirir.

Dikkatle odaklanma halinde gözlemci, gözlemlediği ile arasındaki ayrışmaları giderir ve onunla bütünleşir. O anda, ortada artık gözlemci ya da gözlenen olarak tanımlanan iki farklı unsur kalmaz, ayrım son bulur, yani anlayış halinde birlik tezahür eder. Ayrışmanın bittiği yerde ise sevgi tomurcuklanmaya başlar. Yani varlık, odağını kendi içine çevirdiğinde, yaratımı olan ve zaman düzlemine yine kendi eliyle yerleştirdiği düşüncesini kendisinden ayrıştırmadan gözlemlediğinde, imgenin kaba tesirlerinin derininde yatan manayı içselleştirebilir ve ardından görevini yapan illüzyon imajı dağılır gider. Bu yaklaşım aynı zamanda, maddeye hakim konuma geçmekle, hakikate erişmekle, anın barındırdığı sevgiyi açığa çıkarmakla ve bağışlamakla da eş değerdir.

Çekilen tüm acılar, insanın, yaratılmış olanın kendisinden kaynaklandığını bilmemesinden ve yaşamın, içeriden dışarıya doğru değil, dışarıdan içeriye doğru aktığını sanmasından kaynaklanır. Özünde yaşam, sadece geçmiş benliklerle deneyimlenen türlü mizansenlerden ibarettir. İnsanın tüm sınavı, zamana hakim olmakta ve zamanın taşıdığı duygu, düşünce, inanç kalıplarının aslında dağılacak birer illüzyon öğesi olduğunu anlamak üzerine kuruludur. Zaman üzerinde geliştirilmesi amaçlanan bu hakimiyet ise ancak, elbiselerinden, korku, kaygı, şekil, form, isim ve nitelemelerinden sıyrılan insanın, özündeki hiçlik ile karşılaşmaya, dışındaki birlik ile bütünleşmeye cesaret ettiği anda kurulabilir.

Burak Cömertler



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler

KONTROL

Kontrolün olduğu yerde korku, idrakli hakimiyetin olduğu yerde ise sevgi vardır. Psikolojik manada, kontrol edilerek baskılanan her düşünsel unsur, üzerinde henüz yeterince odaklanılmamış ve sağlıklı bir düzeyden gözlemlenerek gereğince içselleştirilmemiştir. Bu yaklaşım, titreşimsel düzensizlik yani karma meydana getirir. Gölge yanların potansiyel verdiği ve tekrarlayan döngüler halinde karşımıza çıkan tüm yaşam örüntülerini tespit ederek; onlardan kaçıp kurtulmak, onları baskılamak, derinlere itmek veya ötelemek yerine onlarla yüzleşmeyi istemek gerekir. Bu noktada idrak kazanılır, sevgi açığa çıkar, dolayısıyla limitli egonun hakimiyeti son bulur ve ayrışma biter. Şefkat ve bağışlama, idrakli hakimiyetten doğan bu anlayışla belirir. Kontrol etmekle üzerinde belirli bir anlayışa dayalı hakimiyet kurmak farklı yaklaşımlardır. İdrak belirdiğinde hakimiyet sağlanır ve özgür irade tam anlamıyla devreye girer. Özgür irade ile aksiyon almak varlığın yaratımının bütünüyle kendisine ait olma...

DUA

 Eğer ilahi mekanizmalar beni daima gözetiyorlar ve ihtiyaçlarımı biliyorlarsa, yaşam yolculuğumu sıkı bir şekilde denetliyorlar ve bana şah damarımdan daha yakınlarsa, ben neden hala dua etme ihtiyacı duyuyorum? Dua, yukarıya yani ilahi gözetici mekanizmalara doğru yöneltilen bir tür dilekçedir. Bu dilekçenin yukarıya, kuvvetle ve çabayla, uygun kademeye gönderilebilmesi, dua eden varlığa gelmesi gereken ya da gelebilecek olan potansiyel haldeki yardımların gerçekleşmesini, aktif hale gelmesini sağlar. Yani dua, yardımı talep eden varlığın gayretiyle, yukarıyla olan bağlantının kuvvetlenmesini ve genişlemesini sağlayarak, ihtimal dahilinde, pasif halde, hazırda bekleyen ve ihtiyaç duyulan yardımların cevap bulmasının yolunu açar. Duanın kabul olmasının ise iki şartı vardır. İlki, duanın kuvvetle ve samimiyetle yapılması, diğeri ise yapılan duanın kendisinin ve diğer varlıkların evrimine engel oluşturmayacak içerikte olmasıdır. Yani her istenilen şey, varlığa her şartta verilmez; n...