Ana içeriğe atla

REENKARNASYON

 Enkarnasyon şuur değişimidir. Reenkarnasyon ise bir gezegen devresinin öğretim süreçlerini tamamlayabilmek için geçirilen sıralı enkarnasyonlardır. Ölüm, bir enkarnasyondan diğerine geçiş sürecindeki dinlenme evresidir. Yaşamlar boyunca okulun dersleri verildiğinde belirli bir bilinç ve vicdan düzeyine ulaşır. Sembolik cennet anlatımları, varlığın kendi iradesiyle ulaştığı bu gelişmişlik düzeyini temsil eder. Bu, aynı zamanda devrenin kaba tesirlerini ve karmik döngülerini geride bırakarak yüksek tekamül düzeyine ait bir gezegende, farklı vazife aşamalarında enkarne olunabilecek seviyeye gelinmesidir. Evrim süreklidir ve Yaratan'ın sonsuz bilgisinden ötürü başka gezegenlerde, başka beden ve bilinç düzeylerinde sonsuza kadar sürer. Enkarnasyonun yegane amacı, deney ve gözlem ile elde edilen verilerin Sonsuz Yaratan'a aktarılması, yani Yaratan'ın kendisini tanımasında fonksiyon görmektir.

- Enkarnasyon, maddesel bir düzleme dürbünle odaklanmaya benzer. Bu yolla yaşam boyu deneyimlenerek bireysel bilinçdışına depolanan veriler, ölüm aşamasında Sonsuz Yaratan tarafından özümsenir ve varlık bunları öz bilgi haline getirir. Bir devre boyunca, varlık bir değil yüzlerce yaşam sürebilir. Yaratılmış varlık, madde illüzyonu ile Yaratan arasında konumlanan bir kanal bağlantısıdır.

- Her enkarnasyon süreci öncesinde yaşam maketi titizlikle dizayn edilir. Varlığın evrim ihtiyacı göz önünde bulundurularak cinsiyet, ırk, meslek, ülke, gelir düzeyi, aile yapısı gibi türlü unsurlar enkarnasyondan enkarnasyona değişkenlik gösterir. Yaşamlar boyu, bu göreceli ve geçici realitelere tutunarak kendisini üstün gören ve konfor içinde güvenlikli yaşamlar sürmeyi amaç edinenler reenkarnasyon bilgisinden ve farkındalığından yoksundurlar.

- Varlığın bedenli hallerinde ve spatyomda, yani ahiret aşamasında kendi vicdanı ile baş başa kalması sonucu duyduğu acı ve ızdırap dinsel metinlerde aktarılan sembolik cehennemdir. Cehennem ne içine girilen bir mekan, ne sırta giyilen katrandan gömlektir. Reenkarnasyon süreçleri boyunca madde üzerinde hakimiyet geliştiren, sevgiyle, bağışlamayla ve birlik anlayışıyla bakabilen varlığın ızdırabı da giderek azalır.

- Özellikle devre sonuna doğru, aslında dünyadaki derslerini çoktan tamamlamış yüksek evrim düzeyindeki bazı varlıklar, reenkarnasyon döngülerinde okulu bitirmeye çalışanların hasata uygun hale gelebilmesi, yani onların sevgi ve ışık düzeylerinin artması için dünya üzerinde gönüllü olarak enkarne olmayı seçerler. Bu zorlu yolu birlik anlayışından ötürü Yaratan için bir vazife olarak görürler. Peygamber, mürşit, gezgin vb. isimlerle adlandırılan bu varlıklar, türlü çalışma alanlarında fonksiyon görerek Yaratan'ın sevgi ve ışığını üst bir seviyeden aktarmaya amaçlarlar. Reenkarnasyon döngülerine dahil olanların aksine bir ya da birçok seri yaşamlar sürüp buradan ayrılabilirler.

Burak Cömertler

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler

SENİN ESERİN

Sürekli mutlu olunması gerektiğini kim söyledi? Acı çekmenin, hasta olmanın gereksiz olduğunu, göğün her zaman açık olması gerektiğini kim söyledi? Kim söyledi dünyanın adaletli bir yer olması gerektiğini, buna dair kök inanç nasıl oluştu? Kim söyledi savaşların olmaması gerektiğini, ölümün kötü olduğunu? Dünya kendi etrafında dönüyor, insan da onun üzerinde etiyle, kemiğiyle ve düşüncesiyle dönüyor. Döngüleri kısır ve sevgisiz. Dışında olan, ona acı veren her şeyin kendi sevgisizliğinin eseri ve yansıması olduğunu anlayamıyor. Sorgulamıyor, yalnızca inanıyor. Hayır, o sadece rahat etmek istiyor, hem de hiç çaba harcamadan. Hiç sorumluluk almadan kalıplara sığmaya, kimlikler ardına gizlenmeye devam ediyor. En büyük marifeti de bir suçlu bulup onu dışarıda araması. Bu düzeni kendi eliyle kurdu. Dışında oyalandı, içine bakmayı unuttu, kurduğunun esiri oldu. Güç ve haz onun gözlerini kör etti. Her yeri acıyla kaplı halbuki. Etini çizsen kanayacak. Dışardan yardım beklemekten, kurtarıcı yo...

RUHSAL UYANIŞ

 Ruhsal uyanış, uyanmayı istemekle ya da uyanmalıyım demekle gerçekleşmez. Uyanış bir hedef değil, doğal bir sonuçtur. Kök çakradan giren evrensel kozmik enerjilerin, ilk üç enerji alanında içsel enerjilerle kesişerek meydana getirdiği deneyimler ve bunların sonuçlarının özümsenmesinin ardından, varlık bu kesişimi yeşil, mavi ve çivit renklerine karşılık gelen üst enerji alanlarında gerçekleştirmeyi talep eder hale gelir. Uyanış budur. Bu idrak aşamasına gelebilmek için kırmızı, turuncu ve sarı enerji alanlarına karşılık gelen hayatta kalma, kimlik oluşturma ve toplumsal ilişkiler ile ilgili deneyimlerin gözden geçirilmesi, idraki ve kabulü gerekir. Bu sayede geçmiş benlikler bağışlanır ve enerji alanlarını temizleyerek dengeye gelen varlık kendisini sever hale gelir. Karma denilen titreşimsel düzensizlikleri gidermenin tek yolu sevmekten ve bağışlamaktan geçer. Uyanış, deneyimler ve bu deneyimlerin açığa çıkan tesirlerinden bilinçli bir farkındalıkla arınabilmenin sonucunda kendil...