Ana içeriğe atla

SINAV

 Kopulamayan, hayır denilemeyen noktaya kadar varlığın sınavı sürer. Bu durum belki bir ömür bile devam edebilir. İçinde bulunulan hal, varlığa döngüler halinde düzenli olarak ızdıraba neden olan tesirler aktarır. Güven ve konfor arayışı, onu korkusundan tepki geliştiremez hale getirir. Korkusuyla yüzleştiği takdirde gerçekleşmesi muhtemel negatif durumların imajları onu hareketsiz bırakır. Fark edilemeyen şudur ki, varlığın sınavı tam olarak bu noktadadır. Yeni ihtimallerin tomurcuklanması için bazı eskimiş halleri cesurca geride bırakmak gerekir. Korku ile yüzleşebilmek maddenin o anda mağlup edilmesini sağlar. İnsan, korkarak kendisini sınırlandırır ama, ötesine geçebilecek iradeyi gösterdiğinde nasıl özgürleşeceğinden, Yaratan'ın ona nasıl yüksek ihtimaller hazırladığından bihaberdir.

Yaşam bir illüzyon yani yanılsamadır. Direnç gösterilen, acı hissedilen, ızdırap ve suçluluk duyulan noktada, varlığı limitleyen imajların ötesine geçme iradesi gösterildiğinde, hakiki özgürlüğe kavuşulur, illüzyonun sebep olduğu ayrılık giderilir ve ilerleme sağlanır. Özgürleşme, geçmişin bağımlılık ve tesirlerinden arınmakla; ilerleme de henüz fark edilemeyen yüksek ihtimallerin, hayal edilen sınırlı gelecek projeksiyonlarının ötesinde aktifleşmesiyle açığa çıkar. Bunun için değişmesi gereken durumu idrak ederek, bakış açısını pozitife çevirmek, olabilecek her ihtimali kucaklayabilecek iradeyi cesurca göstermek yeterlidir. Arzu edilen değişimin hayal edildiğinde değil, içinde bulunulan anda harekete geçildiğinde sağlanabileceğini unutmamak gerekir.

Burak Cömertler

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler

SENİN ESERİN

Sürekli mutlu olunması gerektiğini kim söyledi? Acı çekmenin, hasta olmanın gereksiz olduğunu, göğün her zaman açık olması gerektiğini kim söyledi? Kim söyledi dünyanın adaletli bir yer olması gerektiğini, buna dair kök inanç nasıl oluştu? Kim söyledi savaşların olmaması gerektiğini, ölümün kötü olduğunu? Dünya kendi etrafında dönüyor, insan da onun üzerinde etiyle, kemiğiyle ve düşüncesiyle dönüyor. Döngüleri kısır ve sevgisiz. Dışında olan, ona acı veren her şeyin kendi sevgisizliğinin eseri ve yansıması olduğunu anlayamıyor. Sorgulamıyor, yalnızca inanıyor. Hayır, o sadece rahat etmek istiyor, hem de hiç çaba harcamadan. Hiç sorumluluk almadan kalıplara sığmaya, kimlikler ardına gizlenmeye devam ediyor. En büyük marifeti de bir suçlu bulup onu dışarıda araması. Bu düzeni kendi eliyle kurdu. Dışında oyalandı, içine bakmayı unuttu, kurduğunun esiri oldu. Güç ve haz onun gözlerini kör etti. Her yeri acıyla kaplı halbuki. Etini çizsen kanayacak. Dışardan yardım beklemekten, kurtarıcı yo...

RUHSAL UYANIŞ

 Ruhsal uyanış, uyanmayı istemekle ya da uyanmalıyım demekle gerçekleşmez. Uyanış bir hedef değil, doğal bir sonuçtur. Kök çakradan giren evrensel kozmik enerjilerin, ilk üç enerji alanında içsel enerjilerle kesişerek meydana getirdiği deneyimler ve bunların sonuçlarının özümsenmesinin ardından, varlık bu kesişimi yeşil, mavi ve çivit renklerine karşılık gelen üst enerji alanlarında gerçekleştirmeyi talep eder hale gelir. Uyanış budur. Bu idrak aşamasına gelebilmek için kırmızı, turuncu ve sarı enerji alanlarına karşılık gelen hayatta kalma, kimlik oluşturma ve toplumsal ilişkiler ile ilgili deneyimlerin gözden geçirilmesi, idraki ve kabulü gerekir. Bu sayede geçmiş benlikler bağışlanır ve enerji alanlarını temizleyerek dengeye gelen varlık kendisini sever hale gelir. Karma denilen titreşimsel düzensizlikleri gidermenin tek yolu sevmekten ve bağışlamaktan geçer. Uyanış, deneyimler ve bu deneyimlerin açığa çıkan tesirlerinden bilinçli bir farkındalıkla arınabilmenin sonucunda kendil...