Ana içeriğe atla

SONSUZ VE BÜTÜN

Bilinciniz size değil bütüne aittir. Tek, sonsuz ve yaratıcı olan kaynaktan akan enerjinin potansiyel verdiği yaratılış da sonsuz ve bütündür. Yaratılış ile birlikte tezahür eden her varoluşsal birim Sonsuz Yaratan'ın enerjisinden meydana gelir ve bu tek kaynaktan ötürü evrende fonksiyon gören tüm varlıklar, ayrık görüntülerine rağmen bu bilinci birlikte oluştururlar. Seperasyon illüzyondur. İllüzyonun neden olduğu ayrılıkların giderilmesi ise sevginin keşfedilmesini sağlar. Özgür irade sahibi her varlık, keşif süreçleri boyunca elde ettiği deneyim ve gözlem verilerini kanal olarak Sonsuz Yaratan'a aktarır ve bu bilincin genişlemesine birlikte katkıda bulunurlar. Zaten kazanılan birlik anlayışları da, varlıkların aynı kaynaktan tezahür ettiğinin, bir ayrım olmadığının ve bu varlıkların aynı bilinci, limitli benlik algısının ötesinde birlikte oluşturduğunun idrak edilmesiyle genişlemeye başlar.

Geçmişin bilgisi ve geleceğin ihtimali varoluşsal bilincin temelini meydana getirir. Anın potansiyel verdiği tüm işlem ve yaratım süreçleri, temelinde bir illüzyon olan bu zaman aralığında gerçekleşir. Evren ile olan bağların yaşamlar boyunca incelenmesi, madde illüzyonu dahilinde gelecek ihtimallerin gerçekleşmesine ve yaratılmış varlıklarca elde edilen geçmiş bilincin adım adım genişlemesine neden olur. Sonsuz Yaratan'ın kendisini tanımasında rol oynayan varlıkları, bu yolla O'na hizmet ederler. Bilinci yükselen varlıklar, kendilerinin evrenden ve Yaratan'dan ayrı olmadıklarını idrak ederek, zamanla yaratılışı tek büyük bir varlık gibi görme eğilimi kazanırlar.

Burak Cömertler


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler

SENİN ESERİN

Sürekli mutlu olunması gerektiğini kim söyledi? Acı çekmenin, hasta olmanın gereksiz olduğunu, göğün her zaman açık olması gerektiğini kim söyledi? Kim söyledi dünyanın adaletli bir yer olması gerektiğini, buna dair kök inanç nasıl oluştu? Kim söyledi savaşların olmaması gerektiğini, ölümün kötü olduğunu? Dünya kendi etrafında dönüyor, insan da onun üzerinde etiyle, kemiğiyle ve düşüncesiyle dönüyor. Döngüleri kısır ve sevgisiz. Dışında olan, ona acı veren her şeyin kendi sevgisizliğinin eseri ve yansıması olduğunu anlayamıyor. Sorgulamıyor, yalnızca inanıyor. Hayır, o sadece rahat etmek istiyor, hem de hiç çaba harcamadan. Hiç sorumluluk almadan kalıplara sığmaya, kimlikler ardına gizlenmeye devam ediyor. En büyük marifeti de bir suçlu bulup onu dışarıda araması. Bu düzeni kendi eliyle kurdu. Dışında oyalandı, içine bakmayı unuttu, kurduğunun esiri oldu. Güç ve haz onun gözlerini kör etti. Her yeri acıyla kaplı halbuki. Etini çizsen kanayacak. Dışardan yardım beklemekten, kurtarıcı yo...

RUHSAL UYANIŞ

 Ruhsal uyanış, uyanmayı istemekle ya da uyanmalıyım demekle gerçekleşmez. Uyanış bir hedef değil, doğal bir sonuçtur. Kök çakradan giren evrensel kozmik enerjilerin, ilk üç enerji alanında içsel enerjilerle kesişerek meydana getirdiği deneyimler ve bunların sonuçlarının özümsenmesinin ardından, varlık bu kesişimi yeşil, mavi ve çivit renklerine karşılık gelen üst enerji alanlarında gerçekleştirmeyi talep eder hale gelir. Uyanış budur. Bu idrak aşamasına gelebilmek için kırmızı, turuncu ve sarı enerji alanlarına karşılık gelen hayatta kalma, kimlik oluşturma ve toplumsal ilişkiler ile ilgili deneyimlerin gözden geçirilmesi, idraki ve kabulü gerekir. Bu sayede geçmiş benlikler bağışlanır ve enerji alanlarını temizleyerek dengeye gelen varlık kendisini sever hale gelir. Karma denilen titreşimsel düzensizlikleri gidermenin tek yolu sevmekten ve bağışlamaktan geçer. Uyanış, deneyimler ve bu deneyimlerin açığa çıkan tesirlerinden bilinçli bir farkındalıkla arınabilmenin sonucunda kendil...