Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

DUA

 Eğer ilahi mekanizmalar beni daima gözetiyorlar ve ihtiyaçlarımı biliyorlarsa, yaşam yolculuğumu sıkı bir şekilde denetliyorlar ve bana şah damarımdan daha yakınlarsa, ben neden hala dua etme ihtiyacı duyuyorum? Dua, yukarıya yani ilahi gözetici mekanizmalara doğru yöneltilen bir tür dilekçedir. Bu dilekçenin yukarıya, kuvvetle ve çabayla, uygun kademeye gönderilebilmesi, dua eden varlığa gelmesi gereken ya da gelebilecek olan potansiyel haldeki yardımların gerçekleşmesini, aktif hale gelmesini sağlar. Yani dua, yardımı talep eden varlığın gayretiyle, yukarıyla olan bağlantının kuvvetlenmesini ve genişlemesini sağlayarak, ihtimal dahilinde, pasif halde, hazırda bekleyen ve ihtiyaç duyulan yardımların cevap bulmasının yolunu açar. Duanın kabul olmasının ise iki şartı vardır. İlki, duanın kuvvetle ve samimiyetle yapılması, diğeri ise yapılan duanın kendisinin ve diğer varlıkların evrimine engel oluşturmayacak içerikte olmasıdır. Yani her istenilen şey, varlığa her şartta verilmez; n...

BİRLEŞİM

Problemsiz bir hayat sürmek, acı veren zorlu durumlara "neden bu benim başıma geliyor?" şeklinde yaklaşmak, böyle bir sorunsuzluğu, hatasız olmayı gaye edinmek ve sürekli huzur bulmayı arzulamak yaşamak değildir. Yaşamak, her türlü zorluğa ve sert tesirlere karşı çözüm üreterek, ayakları yere sağlam basar halde uygun dansı yapmaktır. Bu hayat dansını yaparken geliştirilen esnek, birleştirici ve onarıcı tepkiler insanı insan yapar. Bilincin, egonun yönlendirmesi huzur ve güven arar, konfor alanında, sınırlar içinde kalmayı ister. Ama varlığı esas genişleten ve bireyleşme yolculuğunda ilerlemesini sağlayan bilinçdışındaki zıtlarıyla birleşebilmesidir. Bir nevi korkusuzluk hali olan bu birleşim varlığı giderek yüksek benliğine yakınlaştırır. Düzensizlik olarak algılanan zorlayıcı yaşam örüntüsünün, düzen halinde görülebilecek yüksek bir noktadan gözlemlenmesi, sevginin, anlayış ve idrak halinde tezahür etmesini sağlar. Yaşam döngülerindeki zorlanmalar ve karşılaşılan problemler,...

SENİN ESERİN

Sürekli mutlu olunması gerektiğini kim söyledi? Acı çekmenin, hasta olmanın gereksiz olduğunu, göğün her zaman açık olması gerektiğini kim söyledi? Kim söyledi dünyanın adaletli bir yer olması gerektiğini, buna dair kök inanç nasıl oluştu? Kim söyledi savaşların olmaması gerektiğini, ölümün kötü olduğunu? Dünya kendi etrafında dönüyor, insan da onun üzerinde etiyle, kemiğiyle ve düşüncesiyle dönüyor. Döngüleri kısır ve sevgisiz. Dışında olan, ona acı veren her şeyin kendi sevgisizliğinin eseri ve yansıması olduğunu anlayamıyor. Sorgulamıyor, yalnızca inanıyor. Hayır, o sadece rahat etmek istiyor, hem de hiç çaba harcamadan. Hiç sorumluluk almadan kalıplara sığmaya, kimlikler ardına gizlenmeye devam ediyor. En büyük marifeti de bir suçlu bulup onu dışarıda araması. Bu düzeni kendi eliyle kurdu. Dışında oyalandı, içine bakmayı unuttu, kurduğunun esiri oldu. Güç ve haz onun gözlerini kör etti. Her yeri acıyla kaplı halbuki. Etini çizsen kanayacak. Dışardan yardım beklemekten, kurtarıcı yo...

RUHSAL UYANIŞ

 Ruhsal uyanış, uyanmayı istemekle ya da uyanmalıyım demekle gerçekleşmez. Uyanış bir hedef değil, doğal bir sonuçtur. Kök çakradan giren evrensel kozmik enerjilerin, ilk üç enerji alanında içsel enerjilerle kesişerek meydana getirdiği deneyimler ve bunların sonuçlarının özümsenmesinin ardından, varlık bu kesişimi yeşil, mavi ve çivit renklerine karşılık gelen üst enerji alanlarında gerçekleştirmeyi talep eder hale gelir. Uyanış budur. Bu idrak aşamasına gelebilmek için kırmızı, turuncu ve sarı enerji alanlarına karşılık gelen hayatta kalma, kimlik oluşturma ve toplumsal ilişkiler ile ilgili deneyimlerin gözden geçirilmesi, idraki ve kabulü gerekir. Bu sayede geçmiş benlikler bağışlanır ve enerji alanlarını temizleyerek dengeye gelen varlık kendisini sever hale gelir. Karma denilen titreşimsel düzensizlikleri gidermenin tek yolu sevmekten ve bağışlamaktan geçer. Uyanış, deneyimler ve bu deneyimlerin açığa çıkan tesirlerinden bilinçli bir farkındalıkla arınabilmenin sonucunda kendil...

ÖZ BİLGİ

 Evrensel bir şartlanma içerisinde sürekli olarak üst bilgiyi ve buna karşılık gelen üst realiteyi arayan varlığın, nefsaniyetten adım adım sıyrılarak vicdanı yönünde hamle yapabilmesi öz bilgisini artırmasıyla mümkündür. Yaşam boyu deneyimlenen realitelerden elde edilen veriler, bilinçteki ilk kıyas ve analiz aşamasının ardından uyku esnasında bilinçdışına aktarılırlar. Bireysel bilinçdışı bir ömür boyunca idrak edilen ya da edilemeyen bilgileri ve realitelerin izlenimlerini taşır. Bilinçdışında yer alan bilgilerin varlık özü yani yüksek benlik ile uyumlanması ve özümsenmesi ise o bilgilerin gerçek anlamda öz bilgi haline dönüşmesini sağlar. Dolayısıyla, irade göstererek sorgulayan ve bilgiyi arayan varlığın idrakinin artması, özüne yaklaşarak öz bilgisini artırmasına sebep olur. Bu artış varlık realitesinin kapsamlanmasına da yol açar. İdrakin kademe kademe artması, varlık özüne sonda yapan bir kanalın giderek genişlemesi ve çeşitlenmesi gibidir. Ruhsal kudretin etkinliği bu esna...