Yaşamak, belirli amaçlar doğrultusunda yaşam süreçleri geçirmek değildir. Yaşamak, bu süreçleri geçirirken her adımda idrakli tepkiler geliştirebilmektir. İnsan, uzun uğraşların ardından bir yere varırken, zorlu ve yorucu bir aşamayı geçerken, sevdikleriyle mutlu zamanlar geçirirken ya da bir şeye sahip olmanın hazzını duyarken yaşadığını düşünür. Geçirilen deneyim süreçleri, yaşamın değişen evrelerinde, realiteler boyunca insanı sürükler durur. Esas olan bu süreçleri geçirmek değil, bu süreçlerin üzerine bilinçli bir farkındalıkla odaklanabilmektir. Mutluluğa, acıya, kayba, hazza, korkuya, maddenin tüm çekiciliğine ya da zorluklarına rağmen, an be an bilerek hareket edebilen ve idrakli tepkiler geliştirebilen insan mütekamildir. Sevgi ve ışık düzeyi yüksek, Sonsuz Yaratan'a yakın olan da yine bu insandır.
Ruhsal kudret bu şekilde açığa çıkabilir, sevgi bu şekilde yayılabilir. Yaşam döngüleri halihazırda mekaniktir. Mekanikliğin, mekanik olmayan yüksek biçimlerle değiştirilmesi sevginin belirmesini sağlar. Bunun tek yolu idrak etmekten ve idrak üzere ayrılıkları gideren, birleştirici tepkiler açığa çıkarabilmekten geçer. İnanç kalıplarının ve şartlanmaların gözden geçirilerek korkusuzca dağıtılması bu belirişin oranını artırır.
İnsanın idrakiyle eylemlerinin büyük oranda örtüşmesi, bir şahsiyet ortaya koyabilmesinin ve sevgisini diğer insanlara aktarabilmesinin ön koşuludur. Bunun kaynağı da, idrakinden ötürü elde ettiği ilke ve değerlere dayanan, dinamik yaşam biçimlerini korkusuzca geliştirmesidir. Geçirilen tüm bu süreçler dikkatle odaklanma halini gerektirir. Sevgi odaklanılan anda belirebilir. Odaklanılan anda limitli tüm illüzyon öğeleri, tüm düşünsel ve duygusal unsurlar elemine olabilir ve saf bir biçimde gözlem yapılabilir.
Burak Cömertler
Yorumlar
Yorum Gönder