Gözlemci gözlemlediğinde değil, gözlemlediğini idrak ettiğinde onu kendine mal edebilir. Gözlemci varsa gözlenen vardır, yargılayan varsa yargılanan vardır, analiz eden varsa analiz edilen vardır. Şuur, bu ikilik hallerinin tümünde zaman düzlemindedir, limitlidir ve ego devrededir. Madde illüzyonunun etkin olduğu bu ayrılık halleri, dışarıya odaklanılan ve karşıdaki varlığa referansı zaman olan mekanik bir noktadan bakılması sonucu belirir. Ayrılıkları giderebilmek ve gözlemlediğini kendinden ayırmadan bir bütün halinde görebilmek için ise, içe doğru odaklanarak ana, yani zamansızlık noktasına gelebilmek gerekir. Varlık, yüksek benliğine bu anda hizalanır ve şuur sahasının dışına çıkarak kendisini, kendisinden ayrıştırdığı şeyle, bir bütün halinde bu anda gözlemleyebilir. Şuur sahasının dışına çıkabilmek için ise sessizlik gerekir. İçe odaklanma halinde beliren sessizlik, karşıdakini saf ve direkt bir biçimde kendinden ayrıştırmadan algılamanın yolunu açar. Sevgi bu yolla tomurcuklanır.
Ve gözlemci olan ruh, gözlemlenene dair elde edilen verileri bu yolla içselleştirebilir. İdrak etmek ruh ile bağlantı kurulmasının, dolayısıyla sevginin belirebilmesinin yolunu açar. Sevgi, ikilik unsurlarına sebep olan mekanik, tek düze yaşam örüntülerinin; mekanik olmayan, yüksek karakterli, birleştirici hallerle değiştirilmesi sonucu tezahür eder.
İnsan, bedeninin ve aksiyonlarının ötesinde deneyimlerden oluşan bir şuur bütünüdür. Şuurlu tüm hallerinde ise doğal olarak zamana adapte olmuştur, madde illüzyonu içerisinde olması nedeniyle sınırlandırılmıştır ve haliyle de ayrılıkları deneyimlemektedir. Öte yandan insanın, şuur sahasının dışına çıkarak kendisini bir bütün halinde gözlemleme yetisi de vardır. Bu, ana gelmektir. Sessizlik hali odağın dışa çevrilmesi sonucu dağılan varlık enerjisini toparlar ve zamansızlık noktasına gelindiğinde doğal olarak şuur alanından çıkılır. Ruh ile bu anda bağlantı kurulur ve saf ve direkt gözlem bu anda yapılır.
Varlık, dışarıya odaklandığı sürece güç kaybı yaşar. İçinde bulunulan sistemler, insanın içine yönelmesini, odaklanmasını ve sorgulamasını istemezler. Onların ilgilerini dışarıda tutmak ve onları haz döngülerinde oyalamak için bir çok mekanizma icat etmişlerdir. Para, seks, din gibi unsurlar, bu mekanizmalar tarafından insanları manipüle edebilmek adına kullanılırlar. Amaçları, insanın kendisiyle olan bağlantısını yitirmesini sağlayarak tüm odağı kendileri üzerinde toplamaktır. Negatif bu yolla çalışır. Allah'tan başka rabler böyle edinilir. Sevgisizlik iklimi, ayrılıkların ve çatışmaların hüküm sürdüğü ikilik halleriyle bu şekilde hüküm sürer.
İnsan, bu yüzden saf ve direkt bir biçimde algılayarak gözlemlemeyi öğrenmelidir. Duygusunu içselleştirebilmesi de, yansıması olan karşısındakini kendisinden ayrıştırmadan sevebilmesi de buna bağlıdır.
Burak Cömertler
Yorumlar
Yorum Gönder