29 Temmuz 2022 Cuma

DEVRE SONU

Varlıklar bir devre boyunca defalarca doğarlar ve ölürler. Realiteler bu süreçlerde gelişen duygu ve bilinç durumlarının karşılığı olarak giderek kapsamlanırlar. Varlıkların bir sonraki evrim basamağına ulaşmaları ve evrenin üst kademelerinde fonksiyon görmeleri, bu döngüsel devrelerin sonunda erişebildikleri şuur uyanıklığı sayesinde gerçekleşir. Sevginin uygulamalarını idrakle yapabilen, vicdanını nefsinin tersi yönünde geliştirebilmiş, egosal benliklerini şifalandırabilmiş ve evrenin işleyişi hakkında bilgi sahibi olabilmiş kimse bu aşamayı başarıyla tamamlayabilmiş demektir. Devre sonuna yaklaşıldığında ruhsal idare mekanizması tarafından planlanan kitlesel ölçekteki baskılayıcı, dönüştürücü ve tekamülü hızlandırıcı olaylar, bu geçişi yapacak yani hasat edilecek varlıkların oranını artıracak tesirlerin kaynaklarıdır.

Kuran'da yer alan altından ırmaklar akan, yani tüm bu dünya tesirlerinin geride kaldığı cennet bu geçişi yapabilen, hasat edilmiş varlığın sevincidir. Dinsel metinlerde üstü kapalı olarak anlatılan tufan ya da yıkım kıssaları karakteristiktir. Belirli bir şuur aşamasına gelerek duygusal, sezgisel ve bilişsel bir yapıyı kendi bünyesinde kurabilen az sayıda beşeri varlığın; vicdan unsurlarını geliştiremeyen ve nefsini tanrı olarak gören çok sayıdaki varlığa göre pozisyonunu, bir sonraki aşamaya geçebilmesini ifade ederler. Nuh'un yaptığı gemi, kendisini bir sonraki evrim aşamasına geçirebilecek bilinç bütünlüğünü kurmasının sembolüdür. 

Evren, sonsuz bilginin türlü seviyelerde ve sistemlerde varlıklar tarafından işlendiği dev bir laboratuvardır. Varlıkların giderek daha yüksek evrim seviyelerinde ve geniş bilgiler ile işlem yapmaları, Sonsuz Yaratan'ı arama sürecinde varlıkların her basamakta duydukları mutluluk ve hazzın yegane kaynağıdır. Liyakat, özgür irade sahibi varlıkların, bir sonraki aşamaya başkalarından medet umarak değil; kendi özlerinde  geliştirdikleri, tüm tesirlerden arınmış anlayışlarla ulaşabilmeleridir.

Burak Cömertler

27 Temmuz 2022 Çarşamba

BAĞIŞLANMA

 Sonsuz Yaratan, aynı hataları tekrarladıkça utana sıkıla sürekli af dilememiz gereken bir varlık değildir. O bizi yargılamaz, asla cezalandırmaz. Yaratan'dan bağışlamasını dilemek, içinde bulunulan negatif durum ya da tutumdan ders alarak idrakli bir biçimde pozitif yönde dönüşmenin gereğini anlamak demektir. Varoluşumuz her yönüyle O'nu arayışımızın ve birlikte deneyimlememizin yolculuğudur. O, sevgisi ve ışığı ile her zerremizdedir ve bizden ayrı değildir. Üçüncü titreşim seviyesinin dogmatik anlayışlarına ait korkutan, baskılayan ve cezalandıran tanrı anlayışını içimize yönelerek, farkındalıkla dönüştürmemiz gerekir.

Bağışlanma, kendi içimizde bulduğumuz, pozitif yönde geliştirdiğimiz idrak hamlesidir. Yüzleşme, kendi vicdanımızla baş başa kalmamızdır. Tanrı ne bir kalıba sokulabilecek, önünde suçluluk hissetmemiz  gereken bir varlıktır ne de bizi yargılayacak bir yargıçtır. İyi ya da kötü yoktur, hepsi görecelidir. Enkarnasyonun amacı olan biteni tüm yönleriyle gözlemlemektir.

Realite kavramını iyi özümsemek gerekir. Dogmatik dinsel anlayışların tövbe ve af dileme gibi Yaratan'ı kendinden ayrı görme ve sanki Tanrı bizleri yargılıyormuş gibi tekrarlanan kalıpları, realiteler kapsamlandıkça yerini genişleyen anlayışlara bırakmalıdır. Anlayışlar ancak sorgulamayla ve bilgiyle genişler. İdraklenme içinde bulunduğumuz bu düzlemde evrimsel ilerleyişimizin temelini oluşturur.


Sirius Misyonu


11 Temmuz 2022 Pazartesi

ORGANİZMA

 Evren dev bir organizma gibidir. Yaratan'ın sistemlerinde, evren ve yaratılan varlıklar her daim bir üst şuur aşamasında yer alan varlıklar tarafından idare ve himaye edilirler. Yaratan'ın sonsuz bilgisinin her seferinde farklı bir istasyondan geçerek evrim ihtiyacı duyan varlıklara, gereksinimleri doğrultusunda projekte edilmesi ve tekamül süreçleri geçirmelerinin sağlanması, işleyişin özünü oluşturur. Tekamül, bilginin aşama aşama varlıklarca işlenmesi ve özümüzde var olan sevginin, tanrısallığın madde düzleminde giderek keşfedilmesi süreçleridir. 

İmajinasyon yeteneğine sahip, irade sahibi olan ve düşünebilen beşeri varlığın bu işleyiş içerisindeki görevi, bilginin işlenmesi ve transforme edilerek başka bir şuur sahasına yönlendirilmesi süreçleridir. Madde evreninin içerisinde duyumsadığımız tüm realiteler bu şekilde tezahür eder. Her varlığın yaratan olması bu süreçlerde üstlendiği görevden ötürüdür. 

Giderek farkındalığı artan ve evrenin işleyişi hakkında bilgi sahibi olan varlıklar, gelişen birlik bilinciyle beraber hiçbir varlığın birbirinden bağımsız olmadığını, bir üst kademedeki varlıkların her daim evrim ihtiyacı olan alt kademedeki varlıkların elinden tuttuğunu kavramaya başlarlar. Vazife planları, bizler gibi bir zamanlar üçüncü titreşim düzeyinde tekamül eden varlıkların, gelişen farkındalıkları ve elde ettikleri liyakatları doğrultusunda, üst evrim aşamalarında, iç içe geçmiş örgüsel bilinç bileşkeleri oluşturarak  evrensel yönetim mekanizmaları içinde fonksiyon görmeleri sonucunda oluşur.

Sonsuz olan Yaratan'ın bilgisi de sonsuzdur, dolayısıyla evrim süreklidir. Bu sonsuzluk içerisinde belirli bir evrim aşamasına ulaşan varlıklar bir öte adımda her daim yeni bir varlık sistemiyle karşılaşırlar. Her karşılaşma ayrı bir sorumluluk ve vazifeyi bünyesinde barındırır. Evren bir bütündür. Tüm varlıklar Sonsuz Yaratandan ötürü yaratandır, bütünden ayrı değildir ve birbirlerine karşı sorumludur. Evrim, kendi kendimizi bilmemizin sonsuz yolculuğudur.

Burak Cömertler

6 Temmuz 2022 Çarşamba

GEÇİŞ

Duygular, etkileşim içerisinde olduğumuz tesirlere karşı verdiğimiz, egosal kimliklerimizin karakterize ettiği tepki biçimleridir. Bizler birer tesirler bütünüyüz. Realitelerimiz bu etkileşimlerin zaman ve mekan içerisinde tezahüründen meydana gelir. Kendimizi tanıma yolculuğumuz, bu kimliklerimizi yani benliklerimizi dönüştürme ve ideal hale getirme süreçleridir. Bu süreçler ancak her türlü duygunun içimizden akıp gitmesine izin verdiğimizde ve yeri geldiğinde onlarla yüzleşerek benliklerimizi şifalandırdığımızda sağlıklı işler. Yaşarken duyduğumuz acıların nedeni, duygu geçişine izin veremeyip kendimizi şefkatle ve sevgiyle kabul edemediğimiz içindir.

Maddesel bir ortamda enkarne olmamız yani bedenlenmemiz, şuur daralmasını ve madde ile olan ilişkilerimizdeki katılıkları beraberinde getirir. Bilgiden ve duygudan ötürü içerisinde bulunduğumuz realiteler, gözlem eksikliği olan varlıkların bu katılıkları çözümlemesi için Sonsuz Yaratan'ın bizlere sunduğu, içi içe geçmiş fırsatlar bütünüdür. Yani sonsuz evrim yolunda hayatlarımız ve birbirimizle olan bağlarımız, Tanrı'nın bize sunduğu en büyük nimetlerindendir. Yüksek bilince, gelişmiş vicdani değerlere ve ileri evrim aşamalarına ancak yaşayarak ve yaşadıklarımızdan kazanımlar elde ederek ulaşabiliriz. 

Süreç ancak beşeri varlığın kendi içine uygun bir şekilde dönebilmesi ve sorgulayarak katılıkları çözümleyebilmesiyle ilerler. Koşulsuzca sevmek, merhamet duymak, yargılamamak, içindeki tanrısallığı keşfetmek, dogmaları çözmek, ayrılıkları gidermek... Hepsi, varlığın realiteler içinde yaşayarak ders aldıktan sonra, kendi içinde bulabileceği cevaplardır. Yaşam, bilgi işleyen varlığımız ve sonucu özümseyen özümüz için tıpkı bir jenaratör işlevi görür. Yaşamın içimizden akmasına izin vermek, duygularımızın akıp gitmesine izin vermek, o duyguların bizden ayrı olmadığı bilincine ulaşıp onları kabullenmek, benimsemek ve dönüştürmek, evrim hızımızı artıracak ve Bir olan Sonsuz Yaratan'a bizi yaklaştıracak en idrakli davranış biçimleridir.

Sirius Misyonu

5 Temmuz 2022 Salı

ÖZGÜR İRADE

İradeniz gerçekten size mi ait, yoksa öyle olduğunu mu sanıyorsunuz? 

Özgürce aldığınızı düşündüğünüz kararlarınızı baskıyla ve bugüne kadar üzerinde hiç düşünmediğiniz kısıtlayıcı unsurlar ile veriyor olabilir misiniz?

İrade göstermek Tanrı'nın bizlere lütfettiği, yaratan olmakla ve imajinasyon melekesine sahip olmakla kazandığımız en büyük erdemlerden biridir. Şahsiyetlenme, kararlarını ve tepkilerini bağımsız, bilerek ve özgürce vermeye başlayan varlığın giderek orijinal karakterini ortaya koyabilmesidir. Yaratılışın en temel yasalarından birisi olan özgür irade yasası; her varlığın yaşadığı realitede, hiçbir tesir altında kalmaksızın kendi kararlarını özgürce vermesi, bu kararların getirisi olan olayları bizzat yaşaması ve sorumluluğunu üstlenmesidir.

Dinsel dogmalar, dışsal şartlandırma öğeleri, sorgulanmamış düşünce ve davranış kalıpları; otomatik yaşayan ve tek düze hareket eden varlıkların iradelerini, onlar farkında bile olmadan yönetirler. Özgür iradeye müdahele negatif kutuplaşmaya hizmet eder, çünkü her varlığın özünde saklı bulununan tanrısal benliğe ve karar verme yetisine aykırı bir tutum içerir. Kontrol edilen varlıklar Yaratan'a değil, onları kontrol altında tutan güce hizmet yoluna girerler. Bir kişinin ya da zümrenin iradesine zorla, baskıyla ve sömürüyle müdahele etmek uyumsuzluk ve dengesizlik yaratır, aynı zamanda çözülmesi gereken karmik döngüler oluşturur. Deneyim ve gözlem eksikliği varlığın enkarnasyonunun verimsiz geçmesine yol açar. İradenin başkalarının eline geçmesi sizin yerinize başkalarının düşünmesi, sizin adınıza kararlar verilmesi ve kontrol altında tutulmanız yani hür düşünce ve idrak yetisine sahip olan varlığınızın yaratılış gayesi dışında yaşamanıza eş değerdir.

Öte yandan özgür irade sahibi varlık bunun için savaşlar vermeye hazırdır. Bilir ki kendisini gerçekleştirmesi ve Sonsuz Yaratan ile birlikte sorgulayarak, anlayarak ve özümseyerek varoluşu gözlemlemesi, ancak bu yetisini hiçbir etki altında kalmadan kullandığı zaman gerçekleşebilir. Ve kendisinin iradesini kendi kontrolü altına almayı bildiği gibi başka varlık kardeşlerinin de realitesine saygı duyar ve onların iradesinin de bağımsız olmasını, onlardan ayrı olmadığı ve her birinin yaratan olduğu farkındalığıyla, sorumluluk hissiyle kendisinin ki gibi prensip edinir. 

Severek, bilgiyle, birlik olmamız umuduyla...

Sirius Misyonu




ANDA MI KALMALIYIM?

 "Anda kalmalıyım" diyerek ana gelinmeye çalışılması, yaşam döngülerine farkındalıkla odaklanılmadığı sürece, geçici bir rahatlama...