Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

OTOMATİZMA

Siz, herhangi bir dinsel otomatizmanın içerisine girmeyi reddettiğinizde, Sonsuz Yaratan'ı ve onun yasalarını reddetmiş olmuyorsunuz. Tam tersi, size dikte ettirilen sınırlamalar ve yaşamın özünü oluşturan deneysel süreçlerinizi kısıtlayan dogmatik, kapalı anlayışlardan kurtulmuş oluyorsunuz. Açık bilgilerle hareket ederek, Yaratan'ın sevgisi ve ışığının, varlığınızın her zerresinde olduğunu fark etmeniz, attığınız her adımın zaten O'ndan ötürü olduğunu anlamanız, dışsal şartlandırma öğeleri yerine, nefsinizi tanıyarak kendi denetim mekanizmanızı oluşturmanız, idrakli yaşamanın temelini oluşturur. Aklınızla, sorgulayarak ulaşabildiğiniz en yüksek anlayışın sizin hakiki dininiz olabileceğini anladığınız zaman, kendi realitenizi kendiniz belirleyebilecek ve evrim basamaklarını özgürce tırmanabileceksiniz. Dinler, evrenin işleyişi dahilinde, bizlerin tekamülünü gözeten vazifeli varlıkların, Sonsuz Yaratan'ın bilgisinden ötürü aktardıkları, bilinç düzeyimizin gelişmişliğine...

KOŞULSUZ SEVGİ

 Koşulsuz sevgi, her varlığın bizim farklı bir yansımamız olduğu, bir ayrım olmadığı ve ayrımı yaratanın içsel yargılarımız ile bunlara bağlı egosal benliklerimiz olduğu, idrakine varabildiğimizde, içimizde keşfedebileceğimiz yüksek tanrısal bir ifadedir. Bir kimseyi sevemeyeceğinizi düşünüyorsanız, içinizde,  ona dair yargıyı kıramıyor ve onu kendinizden ayrıştırıp bu durumun nedenleriyle yüzleşemiyorsunuz demektir. Madde illüzyonunda, üçüncü yoğunluk derecesi temel dersleri, bu benliklerin realiteler düzeyinde dönüştürülmesini ve ayrılıkların ortadan kaldırılmasına dair anlayışların geliştirilmesini amaçlar. Bu dönüşüm, koşulsuz sevmekten ve bilgiyle genişleyen idrakten ayrı tutulamaz. Sonsuz Yaratan'ın sizi asla yargılamadığını ve her birinizi ayrım gözetmeden sevdiğini anımsayıp, O'ndan örnek alabilirsiniz.  Bütün varlıkları ayrım yapmadan, koşulsuz ve şartsız sevebilmenin önündeki tek engel bizim sınırlı anlayışlarımızdır. Neden sonuç ilişkisi kurabilmek ve bilgiyle ...

SEVAP & GÜNAH

Günahlar biriktikçe endişe duymamız gereken, sevaplar ise topladıkça çıkar sağlayıp, puan kazanabileceğimiz kavramlar değillerdir. Günah diye nitelediğimiz ve bazen de kendimizi yargıladığımız negatif tutum ve eylemler, neden sonuç ilişkisi dahilinde, bizleri dönüştürecek ve evrim basamaklarında yukarı taşıyacak olumlu adımları atabilmenin itici gücünü oluşturmaları için vardır. Erişilen yüksek bilinç ve gelişen vicdani değerler ile birlikte, olaylara verdiğimiz tepkiler de giderek rafine bir hal alırlar. Sevap, geliştirilen davranış ve tepki modellerinin, pozitif kutuplaşmanın ve ruhsal kazanımların bir göstergesidir. Bu kavramlar hakkındaki bakış açımızı bilgiyle genişletebilmek; kendimizi bağışlayıp, geçmişin tesiri altında kalarak suçluluk duymamamız gerektiğini ve attığımız her adımın, Sonsuz Yaratan'ın yolunda, çıkar ve fedakarlıktan öte birer vazife olduğunu anlamamıza yardımcı olacaktır. Korku, cezalandırılma, suçluluk hissi ya da ödül beklentisi, yaşam içerisinde bilgisizc...

ŞEYTAN

 Şeytan, boynuzu, kuyruğu ve alevden bedeni olan bir varlık değildir. Duyumsadığımız korku, sevgisizlik ve nefsimizin kontrolü altında yaşamamızın evrensel sembolüdür. Şeytan: koşulsuz sevgiyi, merhameti, anlayışı, yüksek vicdani değerlerin ortaya çıkmasını engelleyen, içsel kaynaklarımızdan beslenen, bizden ayrı ve uzak olmayan yanımızdır. İkili denge sisteminde, pozitif yönde kutuplaşmanın, potansiyel verici negatif unsurudur. Akıl etmek, idrakli yaşamaya çalışarak sorgulanmamış anlayışları dönüştürmek, bu konuda elde edebileceğimiz farkındalığın anahtarıdır.  Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınmaya niyet etmek: korkudan, bilgisizlikten ve akıl etmemekten; Sonsuz Yaratan'da temsil olunan yüksek vicdani değerlere uyumlanmaya niyet etmek demektir. Geçmişten bu yana gelen ve dinsel metinlerde çokça bahsedilen şeytan kavramı, kolektifte imgelenen korkunç imajların aksine, negatif ve geri yönde kutuplaşmanın ve maddesel düzlemde Sonsuz Yaratan'dan öte rabler edinmenin sembolüdür....

GİDİLECEK YOL

 Yanlış seçim diye bir şey yoktur, varılacak sonuç değil gidilecek yol önemlidir. Gidilen her yol türlü tecrübeler ve gözlemlerle doludur. Her varlık yaratandır ve bu yolların deneyimlenmesi tanrısal birer eylemdir. Sonsuz Yaratan'ın kendi kendisini tanımasında vazifedar olmak budur. Pişmanlık, evrenin ve tekamül süreçlerinin işleyişini anlayamayıp sonuç odaklı yaşamamızdan kaynaklanır. Izdırap, duygu geçişine izin veremeyip, yüzleşemediğimiz için ve yargıyı kıramadığımızdan duyumsanır. Ayrılıklardan yakınmamız ise tüm yaratımın, evrenin ve varlık sistemlerinin zaten bütün ve birbirinden ayrılmaz olduğunu, ayrılık diye bir şeyin söz konusu olmadığını ve her varlığın birbirini yansıtan, Yaratan'ın farklı birer ifadesi olduğu bilincine varamadığımızdandır. Günün sonunda; Nasıl bir seçim yaparsak yapalım, yaşadığımız anların nasıl dolu dolu olduğu ve kendimizi ve eriştiğimiz sonucu ne kadar bilgelikle kucaklayabildiğimiz önemlidir.  Evrenin bizi asla yargılamayacağını bilmek, içs...

RÜYALAR

 Rüyalar bazen duru görü biçiminde, gerçekleşecek olayları bizlere direkt olarak aksettirirler ama genel manada bilinç ve bilinçdışı arasında bir köprü oluşturarak tekamül sürecinin hızlandırılması ve yapılandırılması için türlü ipuçlarını aktarmaya çalışırlar. Rehberlerimiz, yüksek benliklerimiz ve ruhsal planlar bu rüyaların kaynağıdır. En anlamsız gibi görünen rüyaların bile temelinde derin manalar vardır ve rüya örgüsünü çözebildiğimiz zaman, tekamül süreçlerimiz için büyük faydalar sağlayabiliriz. Geçmişten getirdiğimiz korku ve baskı kalıpları, çözümlenmesi gereken travmalar ve geleceğe yönelik hamlelerimize dair rehberliği, rüyalar sayesinde perdenin ötesine nüfus ederek alabiliriz. Varlığımızın özü bedenden öte ve tüm evrene nüfuz edebilen enerjetik ruhsal yapıdır. Madde düzleminde enkarne olmamız belirli bir dönem için beden kurma ve şuurumuzu o düzlemin şartlarında deneysel süreçler geçirecek biçimde uyumlama süreçleridir. Enkarnasyon şuur daralmasını, dolayısıyla katalit...