29 Ocak 2024 Pazartesi

YARATAN VE SEVGİ

Her varlık ayırt etmeksizin Sonsuz Yaratan'ı içinde taşır. Bu yaratıcı gücün bireyselleşmiş ve benlik kazanmış bölümleri, özgür iradeleriyle yönlendirebilecekleri ve bu yolla hareket, mekan ve zamana bağlı illüzyon öğelerini oluşturarak deneyim süreçleri geçirebilecekleri enerji alanlarından meydana gelen evrenleri oluştururlar. Yani, evrenler Yaratan'dan ötürü yaratan olan varlığın eseridir. Bu enerjetik illüzyon yapıları, Sonsuz Yaratan'ın meydana getirdiği sevgi ve ışık düzeninin devinim eden tezahürüdür. Sonsuz Yaratan ile birlikte deneyimleyen varlıklar bu evren düzeninin içerisinde adım adım keşfederek açığa çıkardıkları sevgi ve ışığı gözlem yoluyla, kanal olarak Sonsuz Yaratan'a aktarırlar. Sonsuzdan potansiyel alan varlık, kendinden ayrı olmayan Yaratan'a bu yolla, Sonsuz zekanın yükselişine ve veri elde edilmesine katkı sağlayarak hizmet ederler.

Varlığın fonksiyonu, yaşamlar boyu deneysel süreçler geçirerek anın barındırdığı sevgiyi açığa çıkarmaktan geçer. Yaşamların amacı budur. Bu yüzden sevgi denilen kavram sanıldığı gibi bir duygu değil; sırasıyla odaklanmak, algılamak, anlamlandırmak ile ilgili gelişen bir olgudur. Sevgi realitesinin dersleri de bu şekilde verilir. Madde olan duygunun ve düşüncenin üzerinde farkındalıkla hakimiyet kurabilmek ve realite geçişi sağlayarak üst bilinç aşamalarına ulaşabilmek de bu yolla hem sevginin tezahürünü sağlar hem de varlığın evrim basamaklarını tırmanmasını temin eder.

Burak Cömertler


Kaynak: Ra Bilgileri


22 Ocak 2024 Pazartesi

BİZİ YARATAN SESSİZLİK

 Yaratım, bir imajın evren içerisinde bir yönde, bir zamanda harekete geçmesiyle başlar. Öncesi sessizliktir. Sessizlik tüm yaratım potansiyelini bünyesinde barındırır. Tüm ihtimaller burada bekler. Sonrasında imajların yayılabileceği boyut, zaman ve mekan gereklidir. Kelime olur, ses olur, görüntü olur, ışık olur, duygu olur, düşünce olur... Tüm bunlar evrenin aracı olmasıyla varlığı kendisine yansıtır ve tam bu anda gözlemci; şekillere ve formlara bürünmüş halde belirmeye başlar. Kendi yaratımını sınırlı madde ortamında gözlemleyerek ve sınırsızdan potansiyel alarak her adımda bir üst versiyonunu oluşturur. Bu ilerleme varlığın evrimini teşkil eder.

Varlığın en büyük yanılsaması düşünce ve duygularını kendisinden ayrı zannetmesindedir ve bunları ayrıştırmakta oldukça da ustadır. Aslında, düşünce ve duygusu varlığın ta kendisidir. Bunu bilmeyen ayrışmayı sürdürür ve bu müddette aradaki seperasyonu gideremez. Seperasyonu gideremedikçe de özündeki sevgiyi açığa çıkaramaz. Korkunun, endişenin, kıyasın, çatışmanın, acının olduğu yerde sevgi yoktur. Kendi eliyle yarattığının esiri olmadan, onları basamak olarak kullanabildiği, yani yarattığı imajlar üzerinde hakimiyet sağlayabildiği sınırsız anda sevgi vardır.

Burak Cömertler

16 Ocak 2024 Salı

RUHUN YOLCULUĞU

Varlıklar bir devre boyunca şuur yapılarının ve evrim ihtiyaçlarının karşılığı olan gezegenin maddi şartlarında, uygun beden yapılarında defalarca doğarlar ve ölürler. Gezegenin süptil akışkan ortamı spatyomunu yani ahiretini, bedenlenilen mekanı ise kaba madde ortamını tanımlar. Reenkarnasyon süreçleri boyunca her iki ortamdan bir diğerine geçilmesi şuur değişimidir. Varlık, spatyomun ince yapılı maddesini bilinçdışı ile aktive ederek dinlenme süreçleri geçirir ve yeni bedenlenme aşamalarını planlar. Enkarne olunan madde düzleminde bedenlendikçe ruhsal kudretlerini vicdan biçiminde geliştirme ve idraklenme fırsatı bulur. Her gezegenin kendine ait spatyomu yani bir suptil planı vardır. Varlığın cennete girmesi ise, bedenlenme, deneyim ve gözlem süreçleri sonunda devrenin kaba tesirlerini üzerinden atarak, başka üst bir bilinç aşamasını deneyimleyeceği gezegenin spatyomuna girebilecek kadar evrimleşmesi ve bu yolla evren içerisinde fonksiyon görmeye devam etmesini sembolize eder.

- Yaşamlar bir mekanda bir seferde tamamlanacak ve ardından hurilerle dolu saraylarda sonsuza kadar zevk içince yaşanan cennetlere ulaştıracak süreçler değillerdir. Dinsel metinlerde belirtilen sembolik anlatımlar üst şuur aşamasına ulaşmanın ve birlik anlayışını idrak etmenin sembolleridir. Sayısız yaşamlar varlığı adım adım bu vicdan aşamasına ve şuur uyanıklığına ulaştırır. Dünya okulu da dersleri de geçicidir, bu düzlemde belirli bir süre kadar bulunulur.

- Canlılığın olduğu her yerde ruhsal enerji vardır. Bu enerji maddeye form kazandırır, madde evreni içerisinde tekamül etmek için birbiriyle iç içe geçmiş beden yapıları kurar, dağıtır, diriltir ve tekrar meydana getirir. Amaç maddeyi şekillendirme harekatında ilerlemek ve ruhsal kudretleri açığa çıkarmaktır

- Aşkın zaman ve mekan hallerinde bulunan yüksek benlikler yani tanrısal özler; farklı zaman ve mekan unsurlarına bağlanarak enerjilerini katlanan boyutlar içerisine yönlendirirler ve türlü deneyim süreçleri geçirirler. Varlıklar bu sayede hem veri toplayarak Sonsuz Yaratan'a hizmet ederler hem de tekamül basamaklarını tırmanırlar.

- Sonsuz Yaratan'ın enerjisi ve ışığı yarattığı her varlıkla beraberdir; dolayısıyla Yaratan, yaratılan ve evren birbirinden ayrı varlıklar değillerdir. Seperasyon illüzyondur.

- Birlik anlayışı gelişen şuur yapılarıyla giderek daha çok gelişir, kapsamlanan realiteler gelişen duygu ve şuur düzeyleriyle alakalıdır. 

- Enkarnasyon şuur değişimidir. Varlık bu süreçlerde deneyimleyerek Sonsuz Yaratan'ın kendi kendisini tanımasında rol oynar, ölüm ise bir bitiş değil yeni bir bedenlenme öncesi Yaratan'ın yaşam boyunca gözlemlenenleri özümseme süreçleridir.

- Sonsuz Yaratan her varlıktan ayrıdır ama aynı zamanda her varlıkla da birliktedir. Pozitif ve gelişkin bir varlık karşısındakine baktığında kendisini, aynaya baktığında ise yaratanı görür. Evrenden ve diğer varlıklardan ayrı olmadığının farkındadır, yargıladığının kendisi olduğunu, affedemediğinin de yine kendisi olduğunu idrak etmiştir.

Burak Cömertler








7 Ocak 2024 Pazar

KANALLIK BİLGİSİ

Her nerden ulaşmış olursanız olun, eriştiğiniz kanallık bilgisi milli ve dini duygularınızı gıdıklıyorsa, bayrağınızı ve ırkınızı bir diğerinden üstün kılıyor ya da sizi göklere çıkartıp bir kurtarıcının geleceğini müjdeliyorsa; bu bilgilerin sizi hiçbir yere ulaştırmayacağını ve boş hayaller kurdurarak enerjinizi tüketeceğini bilmelisiniz. Asılsız bilgilere bütün halde dikkatle odaklanıldığında, yapıcı hiçbir şey söylemediklerini, korku, kıyas, üstünlük, ayrışma gibi duyguları körüklediklerini rahatlıkla fark edebilirsiniz. Gerçek kanallık bilgisi, okumanızın ardından sizi gazlayan ya da limitli egolarınıza hitap eden değil; özgür iradenize saygı göstererek sevgi dolu, bütüncül, yapıcı ve yükseltici nitelikte etkileri olan bilgidir. Hiçbir bilgiyi sorgulamadan kabul etmemek ve yaşam uygulamalarında kendi gerçekliğini açığa çıkarana dek o bilgiyi inanmadan muhafaza etmek gerekir. 

Devre sonuna yaklaştığımız şu günlerde varlıklar doğal olarak yüksek benliklerine yakınlaşmaktalar ve giderek daha da çok aktarıcı roller oynamaktalar. Bu aktarılanların hakiki ya da çöp bilgi olup olmadıklarını ayırt etmek yine varlığın kendi sorumluluğudur.

Hakiki bilgi zaten kendisinin kanıtıdır, mevcut diğer bilgilerle karşılaştırıldığında, düşünce süreçleri sonunda zihinde giderek genişleyen bir resim oluşmasını sağlar ve bilinci yükseltici rol oynar. Bu bilgi türü egoya hitap etmez, ayrışmayı körükleyen realiteleri beslemez ve varlığın kendi uyanışının yine kendisi tarafından içe dönülerek gerçekleştirilebileceğini vurgular. Özgür iradeye kesinlikle müdahele etmez. Varlığı gereksiz bir biçimde yücelterek kendisini odak haline getirmez.

Diğer yandan asılsız çöp bilgiler, varlığı şartlandığı realitelerinin güvenli konfor alanında tutarak kendi döngülerine odaklanmaları için kullanmaları gereken enerjilerinin tükenmesine ve varlıkların kutbiyet yitirmelerine yol açar. Bunun için genel manada milli duygular, ırk, bayrak, cesaret ve kuvvet üstünlüğü gibi birini diğerinden ayrıştırmakta insanların en kolay manipule edilip yönetilecekleri kavramları kullanırlar. Kanal olarak bağlanıldığı sanılan yüksek kişi ya da öz benlik bu noktada aslında sadece kontrolü ele geçiren bir spatyom varlığı ya da negatif bir varlıktır. Bu durum sanıldığının aksine bir kanallık değildir, obsesyon vakasıdır.

Deneysel ruhçuluk verileri incelendiğinde üstadların medyumlar aracılığıyla elde ettikleri kanallık bilgilerini nasıl kılı kırk yararak aldıklarını, doğruluğunu sağlayana kadar diğer bilgilerle kıyaslayarak beklettiklerini ve içeriklerinden emin olmalarının ardından onları aktararak fonksiyon görmelerini sağladıklarını inceleyebilirsiniz. Akıl ve vicdandan ötürü, yükseltici nitelikte olmayan bilgileri bu sayede rahatlıkla ayrıştırabilirsiniz.

Burak Cömertler




 

2 Ocak 2024 Salı

MUTLULUK ARZUSU

Mutluluğu arzulamak da benmerkezci limitli bir yaklaşımdır. Beşer yeryüzüne mutlu olmak ya da acı çekmek için değil, geniş bir gönül açıklığıyla yaşamak ve türlü realiteleri deneyimlemek için enkarne olur. Bu süreçlerde hissedilen duygu durumları sonuç değil hedef olduğunda zihin şartlanır ve madde illüzyonunun varlık üzerindeki hakimiyeti artar. İçinde bulunulan ana odaklanarak, yaşamın tüm olasılıklarıyla içinden akmasına izin vermek ve duyguların kıymetli yönlendirici tesirlerini içselleştirmek sağlıklı gözlem süreçleri geçirilmesinin yolunu açar. Hedefe odaklanmak egodur ve limitlidir. O an için yapılması gerekeni yapıp ne olursa olsun sonucu ve açığa çıkan duyguyu benimsemek limitsiz anın farkındalığıdır. 

Yaşamda korkmadan deneyimleyerek olmuş ve olacak olanı kabullenmek ve değişimin yalnızca içinde bulunulan anda dizayn edilebileceğini fark etmek, hem ideal sevgi dolu aksiyonu alabilmenin hem de maddeden farkındalıkla özgürleşmenin yolunu açar. Bu yaşamı kucaklama halinde, elde edilen sonucun, mutluluğun, endişenin, acının, hazzın yani geçici tüm unsurların artık bir önemi kalmaz. Duygunun iyi ya da kötü olduğu yargısı kırılır, onunla bütünleşilir ve tekamül basamakları sağlıklı bir biçimde tırmanılır.

Burak Cömertler

ANDA MI KALMALIYIM?

 "Anda kalmalıyım" diyerek ana gelinmeye çalışılması, yaşam döngülerine farkındalıkla odaklanılmadığı sürece, geçici bir rahatlama...