Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

YARATAN VE SEVGİ

Her varlık ayırt etmeksizin Sonsuz Yaratan'ı içinde taşır. Bu yaratıcı gücün bireyselleşmiş ve benlik kazanmış bölümleri, özgür iradeleriyle yönlendirebilecekleri ve bu yolla hareket, mekan ve zamana bağlı illüzyon öğelerini oluşturarak deneyim süreçleri geçirebilecekleri enerji alanlarından meydana gelen evrenleri oluştururlar. Yani, evrenler Yaratan'dan ötürü yaratan olan varlığın eseridir. Bu enerjetik illüzyon yapıları, Sonsuz Yaratan'ın meydana getirdiği sevgi ve ışık düzeninin devinim eden tezahürüdür. Sonsuz Yaratan ile birlikte deneyimleyen varlıklar bu evren düzeninin içerisinde adım adım keşfederek açığa çıkardıkları sevgi ve ışığı gözlem yoluyla, kanal olarak Sonsuz Yaratan'a aktarırlar. Sonsuzdan potansiyel alan varlık, kendinden ayrı olmayan Yaratan'a bu yolla, Sonsuz zekanın yükselişine ve veri elde edilmesine katkı sağlayarak hizmet ederler. Varlığın fonksiyonu, yaşamlar boyu deneysel süreçler geçirerek anın barındırdığı sevgiyi açığa çıkarmaktan geçe...

BİZİ YARATAN SESSİZLİK

 Yaratım, bir imajın evren içerisinde bir yönde, bir zamanda harekete geçmesiyle başlar. Öncesi sessizliktir. Sessizlik tüm yaratım potansiyelini bünyesinde barındırır. Tüm ihtimaller burada bekler. Sonrasında imajların yayılabileceği boyut, zaman ve mekan gereklidir. Kelime olur, ses olur, görüntü olur, ışık olur, duygu olur, düşünce olur... Tüm bunlar evrenin aracı olmasıyla varlığı kendisine yansıtır ve tam bu anda gözlemci; şekillere ve formlara bürünmüş halde belirmeye başlar. Kendi yaratımını sınırlı madde ortamında gözlemleyerek ve sınırsızdan potansiyel alarak her adımda bir üst versiyonunu oluşturur. Bu ilerleme varlığın evrimini teşkil eder. Varlığın en büyük yanılsaması düşünce ve duygularını kendisinden ayrı zannetmesindedir ve bunları ayrıştırmakta oldukça da ustadır. Aslında, düşünce ve duygusu varlığın ta kendisidir. Bunu bilmeyen ayrışmayı sürdürür ve bu müddette aradaki seperasyonu gideremez. Seperasyonu gideremedikçe de özündeki sevgiyi açığa çıkaramaz. Korkunun, ...

RUHUN YOLCULUĞU

Varlıklar bir devre boyunca şuur yapılarının ve evrim ihtiyaçlarının karşılığı olan gezegenin maddi şartlarında, uygun beden yapılarında defalarca doğarlar ve ölürler. Gezegenin süptil akışkan ortamı spatyomunu yani ahiretini, bedenlenilen mekanı ise kaba madde ortamını tanımlar. Reenkarnasyon süreçleri boyunca her iki ortamdan bir diğerine geçilmesi şuur değişimidir. Varlık, spatyomun ince yapılı maddesini bilinçdışı ile aktive ederek dinlenme süreçleri geçirir ve yeni bedenlenme aşamalarını planlar. Enkarne olunan madde düzleminde bedenlendikçe ruhsal kudretlerini vicdan biçiminde geliştirme ve idraklenme fırsatı bulur. Her gezegenin kendine ait spatyomu yani bir suptil planı vardır. Varlığın cennete girmesi ise, bedenlenme, deneyim ve gözlem süreçleri sonunda devrenin kaba tesirlerini üzerinden atarak, başka üst bir bilinç aşamasını deneyimleyeceği gezegenin spatyomuna girebilecek kadar evrimleşmesi ve bu yolla evren içerisinde fonksiyon görmeye devam etmesini sembolize eder. - Yaşa...

KANALLIK BİLGİSİ

Her nerden ulaşmış olursanız olun, eriştiğiniz kanallık bilgisi milli ve dini duygularınızı gıdıklıyorsa, bayrağınızı ve ırkınızı bir diğerinden üstün kılıyor ya da sizi göklere çıkartıp bir kurtarıcının geleceğini müjdeliyorsa; bu bilgilerin sizi hiçbir yere ulaştırmayacağını ve boş hayaller kurdurarak enerjinizi tüketeceğini bilmelisiniz. Asılsız bilgilere bütün halde dikkatle odaklanıldığında, yapıcı hiçbir şey söylemediklerini, korku, kıyas, üstünlük, ayrışma gibi duyguları körüklediklerini rahatlıkla fark edebilirsiniz. Gerçek kanallık bilgisi, okumanızın ardından sizi gazlayan ya da limitli egolarınıza hitap eden değil; özgür iradenize saygı göstererek sevgi dolu, bütüncül, yapıcı ve yükseltici nitelikte etkileri olan bilgidir. Hiçbir bilgiyi sorgulamadan kabul etmemek ve yaşam uygulamalarında kendi gerçekliğini açığa çıkarana dek o bilgiyi inanmadan muhafaza etmek gerekir.  Devre sonuna yaklaştığımız şu günlerde varlıklar doğal olarak yüksek benliklerine yakınlaşmaktalar ve ...

MUTLULUK ARZUSU

Mutluluğu arzulamak da benmerkezci limitli bir yaklaşımdır. Beşer yeryüzüne mutlu olmak ya da acı çekmek için değil, geniş bir gönül açıklığıyla yaşamak ve türlü realiteleri deneyimlemek için enkarne olur. Bu süreçlerde hissedilen duygu durumları sonuç değil hedef olduğunda zihin şartlanır ve madde illüzyonunun varlık üzerindeki hakimiyeti artar. İçinde bulunulan ana odaklanarak, yaşamın tüm olasılıklarıyla içinden akmasına izin vermek ve duyguların kıymetli yönlendirici tesirlerini içselleştirmek sağlıklı gözlem süreçleri geçirilmesinin yolunu açar. Hedefe odaklanmak egodur ve limitlidir. O an için yapılması gerekeni yapıp ne olursa olsun sonucu ve açığa çıkan duyguyu benimsemek limitsiz anın farkındalığıdır.  Yaşamda korkmadan deneyimleyerek olmuş ve olacak olanı kabullenmek ve değişimin yalnızca içinde bulunulan anda dizayn edilebileceğini fark etmek, hem ideal sevgi dolu aksiyonu alabilmenin hem de maddeden farkındalıkla özgürleşmenin yolunu açar. Bu yaşamı kucaklama halinde, e...