27 Mart 2024 Çarşamba

KURBAN

 Ben sadece bir tesir aktarıcısıyım, seni değiştiremem. Sen istersen kendini değiştirirsin. Seni özgürleştiremem, istersen kendini sen özgür kılabilirsin. Işığın senin içinde, eğer istersen ona sen yönelebilirsin. Uzağında arama, yardım bekleyip durma, bu yüzden yeterince zayıf düştün. Sen eğer görmek istersen görürsün. Bilmek istersen elini uzatıp alırsın. Hiç kimse kurtarıcın değil, sen kurban da değilsin. Yüzeyde ne kadar az, derinde ne kadar çok olduğunu elbet fark edeceksin.

Ayrıştırdın, baskıladın, çepere doğru ittin. O, yine de gelip gözlerini senin gözlerine dikti. Sen gözlerini kaçırdın. Yükü üstlenmesi için bir suçlu aramak, sorumluluktan kaçmanın en iyi yoluydu. Bunu uzun süredir yapıyorsun. Kaçtıkça kaçtın, kurban olmanın ince hazzını sinsice yaşadın. Zamana bağımlı olmak içten içe hoşuna gidiyordu. Akan kanından yansıyan, toplu iğne ucu kadar parlak küçücük bir noktaya sığmaya çalıştın. Çok enerji yitirdin.

Gözün dışarda arayıp duruyorsun. Gelmesini ve seni çekip çıkarmasını umuyorsun. Hep bir başkasını bekledin. Hep başkasının umuduyla başkasının yaşamını sürdün. Başkasının düşüncesini taşıyıp başkasının yolundan yürüdün. Dıştan güçlü ve çekici görünüyordun, ama içten katı ve zayıftın. Kendinin farkında bile değilsin. Etrafın aynalarla dolu, kibrinden dönüp bir kez bile bakmadın. Ne kadar güçlü ve eşsiz olduğunu henüz keşfetmedin. 

Umudun beklentisi, inancın konforu, geçmişin sancısı üç yandan çekiştirdi seni. Sen de onları çekiştirdin, direndin, tükendin, zorladın, yıkıldın, yerlerde sürüklendin olmadı, baskılandın, yine olmadı. Güvenmek istedin, beş para etmedi. Dayanağın çürük çıktı. Ekinlerinin yerinde yeller esiyor şimdi. 

Şimdi parçalanma zamanı. Ölmelisin ki yeniden doğasın. Dağılasın ki derinlerde inci gibi parıldayan, seni özleyen yanına kavuşasın.

Burak Cömertler

26 Mart 2024 Salı

GEÇMİŞİN YÜKÜ

 Geçmişin yükünü taşımayı bırakıp, yaşadıklarınızı utanılacak birer hata olarak görmekten vazgeçtiğiniz anda zihninizi özgürleştirebilir ve yaşamın içinizden akmasına izin verebilirsiniz. Geçmişi deneyimleyen siz değil geride bıraktığınız benliklerinizdir. Yaşadıklarınız ile birlikte kıymetli sorumluluklar üstlenerek kendiniz ve yansımanız olan başkaları için öğrenme ve öğretme süreçleri geçirdiniz. Uyumsuz olan şudur ki, insan geçmişine utanarak ve iğrenerek bakar. Bu ayrıştırma ve kabullenememe hali varlık enerjisini suçlu ve hatalı yargılarıyla zaman düzlemine hapseder. Şefkat ise yaşananların kabulü ve şükran ile birlikte gelir. Gelişmiş bir varlığın hatasız, sorunsuz bir yaşam süren değil; türlü hatalar ve ağır deneyimlerin ardından titreşimlerini dengeleyerek farkındalık kazanan olduğunu anımsamak gerekir.

Yaşanan her neyse sizi bu ana, bu farkındalığa getirdiği için teşekkür etmelisiniz. Siz geçmiş ya da gelecekteki bir imajda değil, şu andasınız. Limitli benliklerinizle geçirdiğiniz limitli deneyimler bugün erişeceğiniz bilinciniz ve özünüzle uyumlanarak keşfedeceğiniz limitsiz sevgi için tasarlanan mizansenlerdi. Hakiki özgürleşme bu bakış açısıyla zaman düzlemine ait imajinatif parçalarınıza odaklanıp oradaki verileri içselleştirdiğinizde ve yolunuza özgürce devam ederek, yeni yaşam ihtimallerini ve potansiyellerinizi bu yolla açığa çıkardığınızda belirmeye başlayacak. O zaman tüm bu illüzyon imajları dağılıp dökülecek ve kendinizi sevmenin derin sevincini duyumsayacaksınız 

Geçmişin yalnızca içinde bulunulan anda dönüştürülebileceğini unutmamak gerekir.

Burak Cömertler

20 Mart 2024 Çarşamba

BİLGELİK

İnsanlar, bilgeliğin dışarıdan geleceğini, sihirli değnekle dokunup birisinin onlara aktaracağını ya da bunu bir kitapta bulabileceklerini zannederler. Bilmedikleri şey, insanın ışığını yalnızca kendi içinde bulabileceğidir. Korkudan, baskıdan ve kontrolden arınmış saf bir zihinle yaşamı sınırsızca gözlemleyip neden sonuç ilişkisi geliştirebilmek, içe yönelişin ilk adımıdır. Bilginin tesiriyle düşünce gücünü harekete geçirmek ise hakikatin büyük bir resim halinde görülmesini sağlar. Bu hakikatin yeri, zamanı ve mekanı yoktur. Dolayısıyla ona giden bir yol, ona götürecek bir kişi de yoktur. Yaşanan acılar, duyumsanan korkular, çekilen ızıdıraplar, ayrılıklar... bütün bunlar dışa yani zamana bakan gözlerin, içe yani zamansızlığa yönelmesi; sevgiye, barışa, birliğe ve merhamete varlığın kendisini eriştirebilmesi içindir. Bu yöneliş her durumda varlığın kendi sorumluluğunu üstlenebilmesine bağlıdır.

Dışarısı zaman, düşünce, illüzyon, hareket ve ayrılıktır. İçerisi ise sevginin ve anlayışın yeşerebileceği zamansızlık halidir. Dışarısı, deneyimleyip gözlemlemek; içerisi ise Sonsuz Yaratan ile hizalanarak gözlemlenen ayrılıkları gidermek içindir. Hakikate bu anda ulaşılır, sapmalar bu anda giderilir. Evrendeki düzensizlik halleri bu anda düzen içerisinde algılanır. Dışarıda bulunamayacak bilgeliğe bu anda erişilir.

Dışına farkındalıkla bakan bir birey limitli enerji odaklarını referans alan egonun, düşüncenin, geleneğin ve inancın da nasıl limitli ve illüzyona ait olduğunu gözlemleyebilir. Bu öğeler varlığın limitli düşüncesinin insan formuna bürünmüş halde hareket etmesini sağlar. Düşüncenin harekete geçirdiği insan şartlanmış insandır. Gelenek ve inanç kalıplarıyla şartlanmış bir zihin ise sürekli yardıma muhtaç ve limitli yaşam örgülerinin kontrolünde mekanik yaşam döngülerini deneyimlerler. Varlığı tembelliğe sürükleyen ve sorgulamasının önüne geçen inanç kalıpları çözündüğünde idraklenme süreci başlar. Anın barındırdığı sevgi tam bu anda belirir ve mekanik yaşayış biçimleri, yerini yüksek karakterli, incelikli ve birleştirici yaklaşımlara bırakır. Bu insan artık sevginin harekete geçirdiği insandır. Sınırlı sahayı keşfedip özüyle uyumlanarak sınırsız tarafı ile bağlantı kurabilmiştir, yüksek benliğine yaklaşabilmiştir.

Saf bir biçimde algılama, gözlemleme ve ardından gelen sorgulama neticesinde evrendeki bilgi işlevini tam olarak yerine getirebilir ve geçmiş bilgilerin ışığında varlık zihnini kapasitesini kullanır hale sokar. Makinesini verimli kullanmasının sonucu olarak başkalarının biçimlerini kopyalamayı sonlandıran varlık bu noktada giderek yükselen özgün anlayışların kapılarını aralar. Bilgiyi yüklenen ile bilgiyi işleyerek farkındalık sahibi olan varlıklar da bu özgün tepki biçimlerini geliştirebilme noktasında birbirlerinden ayrışmaya başlarlar.

Burak Cömertler










10 Mart 2024 Pazar

ÖZGÜR İRADE SAPMASI

Nasıl ki sonsuzluk, özgür iradesiyle sonsuz enerjiye odaklanıyor, sonsuz yaratıcı güç halinde evrenleri ve varlıkları meydana getirerek yaratımın temelini oluşturuyorsa; bu yaratıcı gücün bireyselleşmiş bölümü olan varlıklar için de durum pek farklı değildir. Özgür irade, yaratıma potansiyelini veren ve bunun için bir boyut düzleminde, sonsuz enerjinin, sonsuz sayıda varlık tarafından, sonsuz farklı varyasyonda yönelmesini sağlayarak yaşamsal realitelerin açığa çıkmasını sağlayan varoluşsal yasadır. Yani, varlığın yaratımı özgür iradesi ile paralel ilerler. Bu ilerleyişte yapılan her hamle, enerjinin farklı realiteleri meydana getirecek şekilde yönlenmesini sağlar ve bu yolla madde illüzyonu dahilinde bir sapma meydana getirir. Deneyimleyen varlığın, süreci gözlemlemesi ve açığa çıkan sapmaları gidererek sonuçlarını öz bilgi haline getirebilmesi sevginin keşfedilmesini sağlar. 

Yaşam bütünüyle özgür irade seçimleri ve bu yolla meydana gelen sapmaların, deneyimleyen varlıklar tarafından giderilerek sevgi anlayışının keşfedildiği, ikinin bire indirgenmesi sürecidir. Yaratan'dan ötürü yaratan olan beşerin algısı, duygusu, düşüncesi ve iradesi doğrultusunda açığa çıkardığı aksiyonu, onun yaratımını tanımlar. 

Yoğunluğu oranında deneyimlediğimiz üçüncü boyut düzlemi, pozitif ve negatif kutbiyet seçiminin yapıldığı evrim aşamasıdır. Pozitif yönde gelişme yolunu tercih eden bir varlık için özgür iradesinin farkında olmak ne kadar önemliyse negatif yönde tekamül süreçleri geçiren varlıklar için, kendinden başka varlıkların özgür iradelerini ele geçirebilmek o kadar önemlidir. Dolayısıyla, kutsal metinlerde Yaratan'a yönelerek pozitif temelli, vicdan yönünde, ortaya karakter konularak atılan adımlar özgür iradeyi temsil ederken; bu varlıkları din, para, güç, baskı, haz vs. gibi realitelerle kendine odaklayarak etrafında dönen bir kul haline getirmek özgür iradenin gaspını anlatır. Algıları yönlendirilen ve şartlanmalarla hareketleri biçimlendirilen varlıklar farkında bile olmadıkları, Yaratan'dan başka rabler edindikleri ve onları yücelttikleri döngüleri deneyimlerler.

İnsanların çoğu düşündüğünü sanıyor ya da belirli yaratımsal dogmalara inanarak konfor alanında yaşamayı tercih ediyor ama aslında sadece bir başkasının kalıbını kopyalayıp duruyor. Varlığın özgür iradesi ile hareket ettiği düşünülse de, bu durum sorgulamamak ve huzurunu bozmamak adına, iradesini başka bir varlığa ya da realiteye terk etmesine yol açıyor. Pozitif varlık, idrakiyle birlikte gelişen vicdanının ancak özgür iradesinin hiçbir etki altında kalmadan, kendisine ait olmasıyla yaşam süreçleri geçiren ve kendi özgün yolunu meydana getirebilen varlıktır. Bu varlık, başkalarına hizmeti kendine hizmet olarak görür ve Yaratan'dan ayrı olmadığının farkındadır. İnsan ancak, iradesinin yalnızca kendisine ait olması gerektiği farkındalığına erişebildiği zaman hakiki özgürlüğü elde edecektir.

Burak Cömertler


5 Mart 2024 Salı

AKTARAN

Varlık, Sonsuz Yaratan ile evrenler arasında yer alan bir kanal bağlantısıdır. Sonsuz yaratıcı enerjiyi belirli bir doğrultuda, belirli mekan ve zaman şartlarında özgür iradesi ile yönlendirme liyakatine sahip olan bu geçit yapısı; tesir alan, tesir veren ve evrene yayın yapan bir radyo istasyonu gibidir. Yaratım, bu yönlenen enerjinin yoğunluğu oranında madde illüzyonunun tezahürü ile devinim eden sonsuz olgudur. Sonsuz yaratıcı enerjinin bireyselleşmesiyle meydana gelen varlıkların iki temel fonksiyonu bu aşamada belirir. İlki, sevgi düzeni içerisinde aksiyon alarak deneyim süreçleri geçirmesi; diğeri ise bu süreçlerde elde edilenleri gözlem yoluyla kanal olarak Yaratan'a aktarmasıdır. Varlık, zihnini inanç, şartlanma ve dogmalardan arındırarak saflaştırdığı ölçüde evrendeki bu fonksiyonunu üst seviyeye taşıyabilir ve yaratılışı idrak ederek anın barındırdığı sevgiyi Yaratan'a bir üst seviyeden aktarır hale gelebilir.

Fark edebilen için yaşamın ve varoluşun gerçekten büyük bir anlamı vardır. Özgür irade ve bu irade ile açığa çıkan tüm varlıksal sapmalar deneyim ve gözlem süreçleri geçirilmesinin yolunu açar. Buradaki amaç, bu sapmalar dolayısıyla meydana gelen ayrılıkların, çatışmaların, yargıların, korkuların, kısacası limitli benlik örüntülerinin yine varlık tarafından algılanarak giderilmesi ve birliğin kendisini oluşturan parçalarını illüzyon içerisinde fark etmesi ve bütünleşmesidir. Bu farkındalık, sonsuz ile meydana getirilen uyumlanma ve keşfedilen sevginin Yaratan'a aktarımından başka bir şey değildir.

Özgür irade enerjinin bir boyut içerisinde yönlenmesini sağlar, dolayısıyla yaratım ile paralel ilerler; yaratım ise akıl-beden-ruh bütünlüğüne sahip varlığı sebep olduğu süreç neticesinde sorumlu kılar. Bu sorumluluk varlığın evrendeki yaratıcı rolünü, Yaratan'a, dolayısıyla kendisine ve yaratılışa karşı olan vazifesini açığa çıkarır. Bunu da evrendeki, bu ilahi düzendeki sevgiyi keşfederek gerçekleştirir. Bu bağlamda sevgi; evren içindeki düzensizlik görüntüsünün düzen içerisinde algılanmasından başka bir şey de değildir.

Burak Cömertler

ANDA MI KALMALIYIM?

 "Anda kalmalıyım" diyerek ana gelinmeye çalışılması, yaşam döngülerine farkındalıkla odaklanılmadığı sürece, geçici bir rahatlama...