Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

KURBAN

 Ben sadece bir tesir aktarıcısıyım, seni değiştiremem. Sen istersen kendini değiştirirsin. Seni özgürleştiremem, istersen kendini sen özgür kılabilirsin. Işığın senin içinde, eğer istersen ona sen yönelebilirsin. Uzağında arama, yardım bekleyip durma, bu yüzden yeterince zayıf düştün. Sen eğer görmek istersen görürsün. Bilmek istersen elini uzatıp alırsın. Hiç kimse kurtarıcın değil, sen kurban da değilsin. Yüzeyde ne kadar az, derinde ne kadar çok olduğunu elbet fark edeceksin. Ayrıştırdın, baskıladın, çepere doğru ittin. O, yine de gelip gözlerini senin gözlerine dikti. Sen gözlerini kaçırdın. Yükü üstlenmesi için bir suçlu aramak, sorumluluktan kaçmanın en iyi yoluydu. Bunu uzun süredir yapıyorsun. Kaçtıkça kaçtın, kurban olmanın ince hazzını sinsice yaşadın. Zamana bağımlı olmak içten içe hoşuna gidiyordu. Akan kanından yansıyan, toplu iğne ucu kadar parlak küçücük bir noktaya sığmaya çalıştın. Çok enerji yitirdin. Gözün dışarda arayıp duruyorsun. Gelmesini ve seni çekip çıkar...

GEÇMİŞİN YÜKÜ

 Geçmişin yükünü taşımayı bırakıp, yaşadıklarınızı utanılacak birer hata olarak görmekten vazgeçtiğiniz anda zihninizi özgürleştirebilir ve yaşamın içinizden akmasına izin verebilirsiniz. Geçmişi deneyimleyen siz değil geride bıraktığınız benliklerinizdir. Yaşadıklarınız ile birlikte kıymetli sorumluluklar üstlenerek kendiniz ve yansımanız olan başkaları için öğrenme ve öğretme süreçleri geçirdiniz. Uyumsuz olan şudur ki, insan geçmişine utanarak ve iğrenerek bakar. Bu ayrıştırma ve kabullenememe hali varlık enerjisini suçlu ve hatalı yargılarıyla zaman düzlemine hapseder. Şefkat ise yaşananların kabulü ve şükran ile birlikte gelir. Gelişmiş bir varlığın hatasız, sorunsuz bir yaşam süren değil; türlü hatalar ve ağır deneyimlerin ardından titreşimlerini dengeleyerek farkındalık kazanan olduğunu anımsamak gerekir. Yaşanan her neyse sizi bu ana, bu farkındalığa getirdiği için teşekkür etmelisiniz. Siz geçmiş ya da gelecekteki bir imajda değil, şu andasınız. Limitli benliklerinizle geç...

BİLGELİK

İnsanlar, bilgeliğin dışarıdan geleceğini, sihirli değnekle dokunup birisinin onlara aktaracağını ya da bunu bir kitapta bulabileceklerini zannederler. Bilmedikleri şey, insanın ışığını yalnızca kendi içinde bulabileceğidir. Korkudan, baskıdan ve kontrolden arınmış saf bir zihinle yaşamı sınırsızca gözlemleyip neden sonuç ilişkisi geliştirebilmek, içe yönelişin ilk adımıdır. Bilginin tesiriyle düşünce gücünü harekete geçirmek ise hakikatin büyük bir resim halinde görülmesini sağlar. Bu hakikatin yeri, zamanı ve mekanı yoktur. Dolayısıyla ona giden bir yol, ona götürecek bir kişi de yoktur. Yaşanan acılar, duyumsanan korkular, çekilen ızıdıraplar, ayrılıklar... bütün bunlar dışa yani zamana bakan gözlerin, içe yani zamansızlığa yönelmesi; sevgiye, barışa, birliğe ve merhamete varlığın kendisini eriştirebilmesi içindir. Bu yöneliş her durumda varlığın kendi sorumluluğunu üstlenebilmesine bağlıdır. Dışarısı zaman, düşünce, illüzyon, hareket ve ayrılıktır. İçerisi ise sevginin ve anlayışın...

ÖZGÜR İRADE SAPMASI

Nasıl ki sonsuzluk, özgür iradesiyle sonsuz enerjiye odaklanıyor, sonsuz yaratıcı güç halinde evrenleri ve varlıkları meydana getirerek yaratımın temelini oluşturuyorsa; bu yaratıcı gücün bireyselleşmiş bölümü olan varlıklar için de durum pek farklı değildir. Özgür irade, yaratıma potansiyelini veren ve bunun için bir boyut düzleminde, sonsuz enerjinin, sonsuz sayıda varlık tarafından, sonsuz farklı varyasyonda yönelmesini sağlayarak yaşamsal realitelerin açığa çıkmasını sağlayan varoluşsal yasadır. Yani, varlığın yaratımı özgür iradesi ile paralel ilerler. Bu ilerleyişte yapılan her hamle, enerjinin farklı realiteleri meydana getirecek şekilde yönlenmesini sağlar ve bu yolla madde illüzyonu dahilinde bir sapma meydana getirir. Deneyimleyen varlığın, süreci gözlemlemesi ve açığa çıkan sapmaları gidererek sonuçlarını öz bilgi haline getirebilmesi sevginin keşfedilmesini sağlar.  Yaşam bütünüyle özgür irade seçimleri ve bu yolla meydana gelen sapmaların, deneyimleyen varlıklar tarafı...

AKTARAN

Varlık, Sonsuz Yaratan ile evrenler arasında yer alan bir kanal bağlantısıdır. Sonsuz yaratıcı enerjiyi belirli bir doğrultuda, belirli mekan ve zaman şartlarında özgür iradesi ile yönlendirme liyakatine sahip olan bu geçit yapısı; tesir alan, tesir veren ve evrene yayın yapan bir radyo istasyonu gibidir. Yaratım, bu yönlenen enerjinin yoğunluğu oranında madde illüzyonunun tezahürü ile devinim eden sonsuz olgudur. Sonsuz yaratıcı enerjinin bireyselleşmesiyle meydana gelen varlıkların iki temel fonksiyonu bu aşamada belirir. İlki, sevgi düzeni içerisinde aksiyon alarak deneyim süreçleri geçirmesi; diğeri ise bu süreçlerde elde edilenleri gözlem yoluyla kanal olarak Yaratan'a aktarmasıdır. Varlık, zihnini inanç, şartlanma ve dogmalardan arındırarak saflaştırdığı ölçüde evrendeki bu fonksiyonunu üst seviyeye taşıyabilir ve yaratılışı idrak ederek anın barındırdığı sevgiyi Yaratan'a bir üst seviyeden aktarır hale gelebilir. Fark edebilen için yaşamın ve varoluşun gerçekten büyük bi...