siriusmisyonu
23 Mart 2025 Pazar
AKSİYON
21 Mart 2025 Cuma
KORKUSUZ
Hakiki özgürlük düzenin içinde değil düzensizliğin olduğu yerde tomurcuklanmaya başlar. Yüz yıllardır ayrılık yaratmaktan, kin gütmekten, öfke beslemekten ve çatışmalarına sebep olduğu insanların kanlarıyla beslenmekten başka bir şeye yaramayan kısır düzenlerin; aklın ve vicdanın önderliğinde, birlik ve bütünlük ruhunu doğuracak yüksek amaçlar uğruna dağıtılması, bu yolda korkusuzca mücadele edilmesi gerçek özgürlüğü temin eder. Sevgi her zaman özgürlük ile birliktedir ve ancak korkunun üzerine cesurca gidildiğinde tezahür edebilir.
Burak Cömertler
11 Mart 2025 Salı
FARKINDA
İyilik yapmak önemli değildir, yapılan iyiliğin idrakinde olmak önemlidir. Kötülük için de durum aynıdır. Vicdanın yani ruhsal kudretin etkinliği, alınan aksiyonların egodan arındırılmasına bağlıdır. Yapılan iyilik kontrolden, baskıdan, korkudan, çıkardan, gelenekten ya da dinsel bir mekanizmadan ötürü yapıldığında, dışsal şartlanma öğelerinin hakim olduğu otomatik bir şuur hali aktiftir. İdrak devreye girmeye başladığında ise egonun katı etkisi yerini vicdanın hakimiyetine bırakmaya başlar. Gerçek sevgi, vicdanın egemen olduğu ve duyguların varlık üzerindeki hakimiyetinin azaldığı bu idrak ve şuur halinde tezahür eder. Vicdanın bilgiyle desteklenmesi ise, idraki adım adım genişleyen varlığın bir yandan kendi yüksek benliğine yakınlaşmasını, diğer yandan da makul vicdanla hareket etmesini sağlar. Düşünen insan için iyiliğin de kötülüğün de anası bilgidir.
Makul vicdan, vicdanın bilgiyle desteklenmiş ileri bir halidir. Bu hal üzerine olan birisi iyilik ve kötülük kavramlarının göreceliliği üzerinde bilgiyle hakimiyet kurabilmiştir. Musa'ya kötülük gibi gelen makul vicdan sahibi Hızır için bir iyilik ve vazifedir. Hangi düzeyde, hangi şartlarda yaşanıyorsa yaşansın, bir insanın sevgi düzeyini, deneyimlediği realitelerine farkındalıkla hakim olabilmesi, onlar üzerinde idrak kazanabilmesi belirler. Otomatik yaşam biçimlerini ve bunları temellendiren şartlanmaları gidermek, iyi ve kötü yargılarından öte yapılan eylemin bilincinde olmak bu yüzden önemlidir.
Burak Cömertler
Kötülük için de durum aynıdır.
1 Mart 2025 Cumartesi
DÖNGÜYÜ KIRMAK
Bilinç bildiğine, bilinçdışı ise bilmediğine yani zıttına gitme eğilimindedir. Konfor alanında, tekrarlayan huzurlu ve cezbedici döngülerde, bağımlılıkların, alışkanlıkların, hazların yörüngesinde geçirilen yaşam süreçleri mekaniktir. Bilincin etkin olduğu bu süreçlerde yüksek benlik egoya henüz potansiyel kazandıramamıştır ve ego katıdır. Yüksek benlik yani bir anlamda varlığın bilinçdışı aklın kökleri vasıtasıyla akıl ve beden bileşimine hakim olmaya başladığında irade gösteren ve içe yönelen varlıkta ruhsal kudret etkinlik kazanır. Bu durumda katı ego geçirgen hale gelir ve mekanik döngülerin üzerine adım adım mekanik olmayan yüksek biçimlerle çıkılmaya başlanır. Mekanikliğin idrak edilerek ötesine geçilmesi sevginin tezahür etmesini sağlar. Sorgulamak, idrak etmek ve yeri geldiğinde hayır diyerek zıtlarına yönelme cesaretini göstermek maddenin hakimiyetini ruhsal hakimiyet yönüne çevirir.
Eskiyi ve tekrar eden kısır döngüleri geride bırakmayı göze almak yeni ihtimalleri kucaklayabilmenin ilk adımıdır. Bu adımı atarken duyumsanan korkunun, kaygının ve endişenin ötesinde, bilinmeyene doğru bir hamle yapıldığında, insanın kendisini gerçekleştirmek için ihtiyaç duyduğu deneyimler yaşamında belirmeye başlar. Korkunun olduğu yerde sevgi yoktur ve hangi şartlar içerisinde olunursa olunsun varılacak sonuç değil gidilecek yol önemlidir.
Bilinçdışı bir yandan yaşam boyu edinilen ve nispeten daha çevresel, hayvani ve bilinçsel olan gölge yanlarını yüzleşebilmesi için adım adım varlığın karşısına çıkarırken, öte yandan da onu ruhuna, yüksek benliğine yaklaştıracak zıtlarına yani bilinmeyenlerine doğru gidebilmesi için ona özgü katalizörler tasarlar. Temel varoluş gayesi bilinçdışıyla bütünleşmek olan bilincin, deneyimlenen bu katalizörleri idrak ederek adım adım bilinçdışı ile arasındaki mesafeyi azaltması beklenir. İdrak etmek varlığı aşama aşama yüksek benliğine yakınlaştırır.
Burak Cömertler
28 Şubat 2025 Cuma
HAMLE
İbadetler banka kasasında biriktirilebilen şeyler değillerdir. Her türlü ibadetin amacı varlığın madde illüzyonuna, realiteler içerisine dağılmış enerjisini belirli periyotlarda derleyip toparlamak, içine yönelmesini sağlayarak özüne ve ana yakınlaşmasını sağlamaktır. Bu durum teknik olarak anda ve burada olan Yaratan'a yakınlaşmaya eş değerdir. İyi ya da kötü olarak tanımlanan davranışlar da sanıldığı gibi sevap ya da günah olarak biriktirilebilen şeyler değillerdir. Bir varlığın pozitif yönlü hamleleri onun eriştiği bilinç, vicdan ve birlik anlayışı düzeyinin bir göstergesidir. Bu hamleler ancak idrakli yapıldığı sürece kıymetlidirler. Negatif yönlü hamleler ise yaşananlardan ders alınması ve içinde bulunulan anda irade gösteren varlığın dönüşümünü sağlaması için deneyimlenirler. Varlık, özünün anda olduğunu anlamalı, iyi ya da kötüyü biriktirenin, geçmişe bağımlı kalanın, sorgulamadan inananın limitli egosu olduğunu, zamanın yalnızca illüzyon olduğunu anlamalıdır.
Bir insan kendisini ulaştırdığı sevgi, ışık ve farkındalık düzeyiyle yaşadığı hayatın mümkün mertebe idrakinde olarak zaten enerjisini özüne yakın halde tutabilir. Bu düzenlemeleri duygularına hakim olarak, sağlıklı saf gözlem biçimleriyle kendisi sağlayabilir ve dolayısıyla meditatif bir zihinle yaşamını sürdürülebilir. İdrakli, anlayışlı, sevgi ve bağışlama düzeyi yüksek olan bu insan çoğunlukla andadır, yani Yaratan'a yakındır ve bir ibadete ihtiyaç duymadan yaşamını sürdürebilir, kendi kendisini dengeleyebilir haldedir. Öte yandan kendini disipline etme ve titreşimlerini dengeleme noktasında eksiklik duyan varlıklar eğer isterlerse bağlı bulundukları dinin biçimlerine göre ibadetlerini yapabilirler ve kendilerini uygun ölçüde otomatizasyona sokabilirler. Esasen dinlerin ibadet biçimleri de insanların henüz kendi başlarına sağlayamadıkları içsel düzeni onlar adına dış şartlandırma yoluyla kurabilmek için gönderilirler.
Burak Cömertler
26 Şubat 2025 Çarşamba
GEÇİŞ
Üçüncü yoğunluk derecesine ait, zamanın, üzerinde hakimiyet kurduğu bir zihin kendi realitesini başkalarının, geleneklerin, dinlerin ve türlü ideolojilerin belirlediği, olan bitenin sebeplerini dış dünyaya bağlayan ve sorumluluk almaktan kaçınan, kurban bilincini kanıksamış bir varlığın zihnidir. Ona göre kendisi etken değil sonuçtur. İdraki arttıkça kendi realitesini kendisinin yarattığını keşfeden bu varlık, sonucunun neye hizmet ettiğini önemsemeksizin hayalleri doğrultusunda yaşamı kontrol etmeye çalışır ve zamana hakim olmaya başlar. O artık egosunun potansiyel verdiği bir tanrıdır ve her şeyi yönetebileceğini düşünür. Son aşamada ise derinlerindeki özüyle bağlantı kurmaya ve ona güvenmeye başlar. Gerçekleştirilen bir eylemin sonucunun iyi ya da kötü olmasının bir öneminin olmadığını, o eylemin idrakinde olunup olunmamasının bir önemi olduğunu fark ederek kontrol etmeyi bırakır ve kendisini zamandan özgürleştirir.
Olanı ve olabilecek olanı kontrol etmeyi bırakması sonsuz yanıyla temas etmesini sağlarken, idraki adım adım bu bağlantıyı kuvvetlendirir. Anın farkındalığına bu anda erişilir, gerçek özgürlüğe bu anda ulaşılır. Yaşananlar içselleştirilene, gerekli gözlem yapılıncaya kadar ders devam eder. Yaşamın, tüm neden ve sonuçlarıyla kucaklanması gereken bir illüzyon olduğunun farkına varmak hayallerin ötesindeki, yeni ihtimallerin tomurcuklandığı yerlere geçilmesini sağlar.
Burak Cömertler
3 Ocak 2025 Cuma
YANILGI
İnsan, yaşadıklarından ve yaptıklarından elbette sorumludur, ama bu sorumluluğunu, geçmişin yükünü bir ömür boyu sırtında taşımakla ya da kendini kurban yerine koyarak acı içinde bir yaşam sürmekle üstlenebileceğini sanması onun büyük yanılgısıdır. Geçmiş ancak içinde bulunulan anda dizayn edilebilir ve asıl sorumluluk irade gösteren varlık tarafından yalnızca bu anda alınır. İçinde bulunulan an sevgi taşır. Yaşanılanların idraki, kabulü ve ilgili benliklerin bağışlanarak içselleştirilmesi ise bu sevginin keşfedilmesini sağlar. Geçmişte yaşananlar ve ilgili duygular, insanı yaşamdan geri çekerek onu zamana mahkum etmesi için değil; itici bir güç oluşturarak, ileriye dönük bir idrak hamlesi yapabilsin ve şu anda gereken dönüşümü sağlayabilsin diye deneyimlenirler.
Geçmişi deneyimleyen varlığın aslı değil geride bıraktığı benlikleridir. Zaman ise bir illüzyon yani yanılsamadır. Varlık, zamana dağılan benliklerinden öte, aşkın zaman ve mekan hallerine tabi olan bir özü, yüksek benliği ya da ruhu olduğunu algılayabilirse eğer, yaptığı idrak hamleleriyle kademe kademe derinlerinde olan kendisine ulaşabilir ve zamanın tesirlerinden kendisini özgürleştirebilir.
Burak Cömertler
AKSİYON
Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimle...
-
-İlk aşamada, inancın, her türlü inanışın, limitli ve egosantrik bir zihinsel yaklaşım biçimi olduğunu vurgulamakta fayda var. Şöyle ki; ina...
-
İnsanlar Yaratan'a taptıklarını düşünürler ama aslında dinlere taparlar. Bu, putlara tapınmakla ve ataların dinini sorgulamamakla aynı ş...
-
Reenkarnasyon bir inanç değil, farkındalık meselesidir ve evrenin işleyiş biçiminin temelidir. Evrim ihtiyacı duyan tüm varlıklar, belirli ...