25 Haziran 2022 Cumartesi

KURTARICI

 Hala bir kişinin ortaya çıkacağını ve sizi kurtaracağını düşünüyorsanız büyük yanılgı içerisindesiniz. Sizi kurtaracak yegane şey kendi yüksek benliğinizdir. Özünüzü gerçekleştirmeniz; deneyim ve bilgiyle yüklerinizden kurtulmanıza, aktif, farkındalıklı bir yaşam sürmenize bağlıdır. Sorumluluk size aittir. Bilgi kaynaklarınızı iyice analiz etmeli, ham anlayışlarınızı sorgulayarak dönüştürmelisiniz. O gün geldiğinde ne rütbeniz, ne milletiniz, ne inanç sisteminiz ne de herhangi bir egosal kimliğiniz sizi kurtaramayacaktır. O gün belirleyici olan tüm bu geçici realitelerden süzülüp arta kalan kendi özünüz yani vicdanınız olacaktır.

Gereken bilinç ve deneyim seviyesine ulaşmak için geçici bir süreliğine üzerinde bulunduğumuz yeryüzü düzlemi, realiteleriyle beraber Sonsuz Yaratan'ın tekamülümüz için dizayn ettiği bir mekandan ibarettir. Tıpkı evrenin her yerinde, diğer gezegen ve sistemlerde de olduğu gibi belirli aşamaları tamamlamak için burada bulunuruz. Dünya gezegeni 3. titreşim seviyesinde yer alan bir gezegendir, dolayısıyla üzerinde enkarne olan varlıklar 3. titreşim seviyesi bedenlerinde bilinçlerini daha üst titreşim seviyelerine, dünya ile birlikte yukarı çekmek için evrim basamaklarını tırmanırlar.

Yeterli deneyime, bilince ve vicdani genişliğe sahip olabilmek için varlıklar devre boyunca defalarca enkarne olurlar. Bu enkarnasyonlar boyunca varlık giderek titreşim seviyesini yukarı çeker. Üçüncü titreşim seviyesi varlığı önceleri otomatizma ile hareket eden, yönetilmeye muhtaç olan varlıktır. Kendi kendisini yönetemez, neden sonuç ilişkisini yeterince kuramaz. Realiteler boyunca evrilen varlıklar giderek sorgulayıp kalıpların dışına çıkmaya başlarlar. İdraklenmeye ve sevginin uygulamalarını bilinçli bir şekilde deneyimleyen varlıklar artık dördüncü titreşim seviyesine ulaşmaya başlamışlardır.

Bu seviye  varlıkların artık başkalarının yönetimine ihtiyaçlarının olmadığı, dış şartlandırma kalıplarının içine sığmadıkları ve kimseden medet ummamaları gerektiğini yani kendi kurtarıcılarının yine kendileri olduğunu fark ettikleri seviyedir. 

Bu seviye herkesin kendi gelişimden sorumlu olduğunu ve egosal hiçbir kalıbın varlık için ebedi olmadığını anladığı, ruhsal özün artık evrenle ve sonsuz zekayla bağlantı kurmaya başladığı seviyedir.

Bu seviye sevgi, bilgi, deneyim ve yüksek vicdani değerler ile kendini geliştiren ve birlik kavramını hissetmeye başlayan varlığın; hasat edilebilmesi için devre sonunda ulaşması gereken titreşim seviyesidir. Sonrasında ya evrenin farklı noktalarında kendi titreşim seviyesi ve evrim ihtiyacına göre enkarne olmaya devam edecek ya da devreyi yinelemek zorunda kalacaktır.

Sirius Misyonu

21 Haziran 2022 Salı

BİLEREK YAŞAMAK

 Varlık, yaptığı en küçük bir hareketi neden yaptığını bilmeli, düşüncesinin içeriğini ve yönelimini sürekli olarak analiz edebilmeli ve söylediği herhangi bir sözü neden söylediğinin, sonuçlarının ve etrafındaki varlıklara olan etkilerinin farkında olabilmelidir. İdrakli olmak, bilerek hareket etmek demektir, bilerek hareket etmek ise tüm kararlarını herhangi bir dine, toplumsal zümreye, geleneğe ya da kalıba bağlı kalmadan aklının ve sezgilerin ulaşabileceği en yüksek noktada; bilerek yaşayan varlığın koşulsuz olarak kendisinin vermesi demektir. Sonsuz Yaratan'ı arayışımız korku, baskı ve sindirme ile değil; bilerek, dogmaları çözerek, O'nu ve sonsuz bilgeliğini yaşamın, bilginin ve deneyimin en uç noktasında arayarak devam etmelidir.

Bilerek yaşayan varlık nasıl bir varlıktır?

- Duyumsadığı varoluşun her bir zerresinde Yüce Yaratan'ı görebilen, bu doğrultuda hareket, düşünce ve yaklaşım tarzını en yüksek vicdanı değerlere ve yüksek bilince uyumlayan, tesir aldığı noktaların farkında olan varlıktır.

- Bilgiyi ve uygulamalarını yaptığı realitelerinde, bağlantılarını kavrayıp bir parçası olduğunu fark ettiği evren organizması hakkında bilgi sahibi olmaya başlayan varlıktır.

- Dinlerin otomatizma, kontrol ve yönetilme ihtiyacı duyan otomatik varlıklar için olduğunu, evren içerisinde gözeticimiz konumundaki varlıklar tarafından Yaratan'ın sevgi ve ışığının damıtılmasıyla, bizlerin belirli realitelerdeki düzen ve bilgi arayışımıza cevap vermeleri için indirildiğini, barındırdığı sembolik bilgilerin gerektiği biçimde üst kademeden algılanıp işlev kazandırılması ve kıyam aşamasına gelen varlığın; evren, Yaratan ve yaratılanlar hakkında bu kapalı bilgiler yerine artık açık bilgilerle, kendi iradesiyle ve dış şartlandırmalara ihtiyaç duymadan hareket etmesi gerektiğini anlayan varlıktır.

- Ölüm ve ötesi ile ilgili kulaktan dolma hurafelerle değil, araştırılmış deneysel bilgilerle hareket edendir. Enkarnasyon kavramını özümseyen, reenkarnasyon farkındalığına ulaşan varlıktır.

- Her bir varlığın, karşısındakinden hiçbir şekilde ayrı olmadığının, Yaratan'ın tüm varlıklarıyla giderek gelişen ve dallanan katalizörler dahilinde, evrim silsilesi içinde, tüm varoluş ile evrenin en uç noktasına kadar deneyimlediğinin ve bir bütün oluşturduğunun farkına varandır.

- Özgür irade yasası dahilinde hiçkimsenin bir başka kimseye herhangi bir bilgiyi vermek için bile baskı yapamayacağının, herkesin seçim ve kararlarında özgür olduğunun, birey olarak herkesin kendi gelişiminden sorumlu olduğunun ve birbirinin realitesine saygı duyması gerektiğinin farkında olan varlıktır.

- Koşulsuz sevgi anlayışıyla hareket etmeyi, yüksek vicdani değerlerini; bilgi ile birlikte madde düzleminde ortaya çıkarmayı bilendir. Birlik anlayışına, ayrıştırıcı tüm unsurların farkına vararak, yaşam içinde deneye deneye ulaşmaya çalışan ve yaşamın sadece türlü realitelerin oluşturduğu devinimsel bir illüzyon olduğunun farkına varabilen varlıktır.

Severek, bilgiyle, birlik olmamız umuduyla...


Sirius Misyonu

20 Haziran 2022 Pazartesi

DÖNÜŞÜM

 Acılarımız, bağımlılıklarımız ve travmalarımız, bizi dönüştücü potansiyele sahip açılmayı bekleyen birer hazine sandığı gibidir. Blokajlar; çakralarımızdaki enerji akışını verimsiz hale getirir ve yaşamsal deneyimleri pasifize eder. Böylece enkarnasyonumuzun verimsiz ilerlemesine yol açar. Yapmamız gereken yegane şey egosal tutumumuzu dönüştürüp, kurban psikolojisinden sıyrılıp, kendimizi değersiz hissetmekten vazgeçmemizdir. Bizler çok yüksek potansiyellere sahip değerli varlıklarız. Yaşamın geçmiş imajlarında değil, şu anda içimizden akıp gittiğini anımsayabiliriz. Yaralarımızı kabul edip, onları sarmalamalı, şefkatle dönüştürmeli ve bütünü sevmeye önce kendimizden başlamalıyız.

Varlık, yaşam içerisinde yeterli deneyim ve bilgi düzeyine ulaşabilmekle varoluş amacını gerçekleştirebilir. Enkarnasyon; gözlemlemek ve deneylemek demektir. Bu hal, madde odaklı yaşamanın ya da tamamiyle ruhani bir görüntüye bürünmenin ötesinde, dengeli ve aktif bir hayat sürmekle mümkün olabilir. Yaşam içerisindeki bu aktiflik; aynı zamanda görüntümüzü, hal, davranış ve tepkilerimizi de belirleyen geçmişe dair çözümlenmemiş yaşamsal örgülerin ve travmaların etkisinde sekteye uğrayabilir.

 Sürekli üzerinde durulan anda kalma kavramı, deneyimlerin aktifleşmesi ve yaşamdan verim alabilmemiz için kilidi açabilecek anahtardır. Elbette geçmişte olan ve hala hatırladığımız birçok travma ve acı veren olayların başımıza geldiğini yadsıyamayız ama onların neden başımıza geldiğini anlamaya çalışarak, içimizde sevgiyi ve anlayışı geliştirerek, tıpkı büyüsel tesir etkisi yapan bu olayları tekamülümüzün pozitif yönde ilerlemesi için avantaja çevirebiliriz.

 Yaşam bir illüzyondan ibarettir. Bazen bize çok büyük haksızlıklar yaptığını düşündüğümüz birisini affetmemiz ve Yaratan'ın merhametinin ve sevgisinin içimizden geçmesine izin vermemiz gerekebilir, bazen de geniş ölçekli toplumsal etkileri olan bir olayda kendi tavrımızı gözden geçirip, gereken dersi alıp, bir sonraki adımda daha idrakli ve kendimizi affederek yaşamımıza devam etmemiz gerekebilir. Bu süreçler bizim kendimizi tanımamız ve Sonsuz Yaratan'ın bizlerle beraber deneyimlemesi süreçleridir. Vicdanımızı bilgi yönünde sürekli olarak genişletmeli ve önce kendi yaralarımızı şefkatle sarmaya çalışmalıyız. Yaşamın geçmiş ve gelecek imgelerinin ötesinde içinde bulunduğumuz anda var olduğunu anımsamalıyız. Genişleyen anlayışlarımız bu süreçlerde yapacağımız hamleleri, içimizdeki katılıkların çözünmesi ve yüklerimizden giderek daha da arınmamız, özgürleşmemiz ve kendimizi gerçekleştirmemiz için bizlere yol gösterici olacaktır. Sabırla ve anlayışla içimize dönmeliyiz.

Sirius Misyonu




16 Haziran 2022 Perşembe

SEÇİM

 Negatif yönlü korku ve endişe söylemlerine kapılıp, enerjimizin düşmesine izin vermemeliyiz. Bilgi kaynaklarımızı iyice analiz etmeli ve tesir noktalarımızı iyi ayarlamalıyız. Evrende görünen hiçbir durum ve halin düzensiz olmadığını, tüm işleyişin; yüksek koruyucu mekanizmalar ve ilahi yasalar ile kontrol altında tutulduğunu unutmamalıyız. Yaratan tektir ve O'nun katında kutuplaşma yoktur, kutuplaşma yaratılmış varlıklar içindir ve tekamülümüz için gereklidir. Negatif gibi görünen ayrışma ve kutuplaşmaya yönelik tüm yaşamsal olgular; pozitife yönelimin, idraklenmenin ve birliğe giden anlayışın potansiyel vericisidir. Düşüncelerimiz canlıdır, onları olumlu ve bilgiye dayalı hale getirmek de bize bağlıdır. 

Bireysel ve toplumsal düzlemde, karşılaştığımız her olay ya da içinde bulunduğumuz her durum planlıdır. Felaketler, kayıplar ya da adaletsizlikler bizler için, yerinde ve zamanında gereken tepkiyi geliştirmemiz için uygun zemin hazırlarlar. Birilerinin toplumsal kitleleri manipüle etmesi ya da yanlış bilgilendirip negatif kutuplaşma yönünde korku iklimi oluşturması da bu planlar dahilindedir. Unutmamız gereken kendi realitemizi kendimizin oluşturduğudur. Bilerek en yüksek bilinç düzeyinde yaşamak ya da başkaları tarafından yönetilerek, üstelik yönetildiğinin farkına bile varmadan yaşamak; idraklenme yolundaki varlığın sorgulayarak kendi içinde yapması gereken bir seçimdir.

Birlik bilinci, bireysel gibi görünen bir olay için bütünleşik bir tepki geliştirme ve başka birisini kendinden ayrı görmeme duygusu ile kazanılabilir. Olaylara verdiğimiz tepkiler evrim seviyemizi belirler. Eğer bilerek yaşayıp, sevgi ve bilgiyle hareket edebilirsek ve birbirimizden ayrı olmadığımızı yaşamın her anında anımsayabilirsek, bizleri manipüle edip kontrol altında tutmaya çalışan her türlü yönetici ve yönlendirici unsura karşı pozitif yönde bir savaş verip, kendimizi gerçekleştirmemiz yolunda doğru adımları atabiliriz. Her an nasıl yaşadığımızı, hareket ve davranışlarımızı gözlemlemeliyiz. Bu idrakli yaşamın ilk adımıdır. Değişme yönündeki farkındalığımız, bir sonraki adımda aynı hatayı yapmamamızı ve gereken tepkileri verebilmemizi sağlar. Eğer bağlarımızı anımsar ve sorumluluklarımızı bilebilirsek bu değişimin bireyden başlayarak kademeli olarak topluma yayıldığının farkına varabiliriz. Bu sayede ne olduğumuzu, neden hareket ettiğimizi, nerede nasıl tepki verilmesi gerektiğini anlayıp, bilmeden ve otomatik yaşamamız kaynaklı tüm korku ve aydınlatılmamış unsurları kendimizden uzaklaştırabiliriz.


Sirius Misyonu







12 Haziran 2022 Pazar

İÇSEL ÖZGÜRLÜK

Her varlığın içindeki tanrısal öz farklı karakterdedir. Bilgiden oluşan bu öz, bilginin uygulamalarını yaptığı realiteler içinde kendisini gerçekleştirmek için yol alır. Her varlık kendi içine dönerek bunu kendisi için yapabilir. Gölgeleriyle yüzleşir, içindeki tanrısallığı keşfeder, yaratılışı sorgular, yüklerinden kurtulur. Ruhsal yapı bu sayede genişler ve bakış açısı giderek gelişir. Evrim, varlığın kendisini giderek daha
çok bilmesidir. İçsel özgürlüğe ancak bu yolla adım adım ulaşılabilir.

Bir insanın içsel özgürlüğe kavuşabilmesinin ilk koşulu sorgulamasıdır. İdrakli yaşamak ya da otomatik davranışlar sergilemek, giderek şahsiyet kazanan ve bilinçlenen varlığın kendi elindedir. Bilerek yaşayan varlık nereden tesir aldığını, hangi olayın ve etkileşimin kendisini nasıl etkilediğini ya da kendi gelişim aşamalarını an be an takip edebilen varlıktır. Bu süreç kişiye özel bir keşfetme sürecidir. Bu süreç varlığın kendi kendisini yönetebilme, bilgiyle ve deneyimle yaşam içerisinde aktif bir rol oynama, bilincini dogmatik kalıplardan kurtararak kendi rotasını kendisinin oluşturmasıyla süregelir.

Özgürlük kavramı, bilmeyle ve tanımayla paralel ilerler. Karanlıktan aydınlığa çıkmak aktif bir mücadele gerektirir. Varlığın kaderi, sürekli daha ötesini bilme, kendisi ile birlikte evren ve yaratım arasındaki bağları keşfetme, yani bir bakıma kendisini tanıma yönündedir. İçimizdeki tanrısallığı, yüksek bilinç, koşulsuz sevgi, bilerek ve bilgiyle yaşamak yönünde keşfederek; yargılamadan, Sonsuz Yaratan'ın tüm varlıklarıyla beraber deneyimlediğini unutmadan ve birbirimizin ayrı bir yansımamız olduğu bilincine vararak keşfetmeye çalıştığımızda, giderek yükselen anlayışımız bizi içimizde daha da özgür kılacaktır. 

Sirius Misyonu

4 Haziran 2022 Cumartesi

YAYILIM

Yaşam andadır. En önemli an, geçmiş ve gelecek vizyonlarına takılı kalmadan dolu dolu yaşadığımız ve Yaratan'ın sevgisinin ve ışığının içimizden akıp geçmesine izin verdiğimiz içinde bulunduğumuz andır ve o anda en önemli insan karşımızdaki insandır. Bir kişinin gelişimine yapılan katkı bütüne yapılan katkıya eş değerdir. Bir kişinin dönüşmesine hizmet etmek onunla beraber deneyimleyen Sonsuz Yaratan'a hizmet etmektir. Varlıkların, yaşam realiteleri içindeki çatışmaları, dayanışmaları ve etkileşimleri; onlara bilinçlenmeleri ve idraklenmeleri adına birçok fırsatlar sunar. Bu değişim bireyden başlar ve giderek bütüne yayılır. Yayılım tıpkı atılan bir taşın suda oluşturduğu halkalar gibidir. 

Şu an yeryüzünde bulunmamızın nedeni gözlem yapmaktır. Yaşadığımız her bir enkarnasyon; dürbünle bir noktaya odaklanıp, o noktayı bir süre için izleme, deneyleme, analiz etme ve sonuçlarını özümseme örneğine benzetilebilir. Bu gözlem araçları; zaman enerjisi ile boyutlar ve mekanlar arasında bağlantı kurmamızı sağlar. Gelişen evrim sürecinde varlığın kullandığı bu araçlar da giderek değişir ve gelişir çünkü; Sonsuz Yaratan'a ve bütüne hizmet etme arzusundaki varlık buna ihtiyaç duyar. Bu demektir ki, varlığın ruhsal özü, zamandan ve mekandan bağımsızdır ve anda varolur.  

Deneyimsel eğitim ve öğrenim süreçleri için madde dünyalarına giren varlıklar yaşadıkça ve fark ettikçe, anda var olan özlerine uygun hareket etmeye başlarlar. Bu süreçte bilinçlenme; yüklerden kurtulmakla ve  sorgulanmamış inanç kalıplarından sıyrılmakla mümkün olabilir. Bu da ancak realiteler içerisinde, varlıklar arasında oluşan etkileşimlerle mümkündür. Kıyas yapmak ve bilgilenmek gelişimin özüdür. Bu yüzden insanların evrenle ya da doğayla olan ilişkileri gibi birbirleriyle olan ilişkileri de ve o ilişkilerden elde ettikleri kazanımlar da evrimsel sürecin sağlıklı ilerlemesi için çok kıymetlidir.

Hepimiz kollektif şuur havuzundan besleniriz ve aynı zamanda bu yapıyı birlikte biçimlendiririz. Bu bütünleşik şuur yapısı bizim bir yansımamızdan öte bir şey değildir ve bu şuur yapısının evrimi bir kişinin evrimine dayalıdır. Aydınlanma; bilgi ile işlem gören bir varlığın dönüşmesi ve bunun domino etkisi yaratarak bütün varlıkları etkilemesiyle bütüne yayılır. Bu yüzden biz biliriz ki toplumsal her değişim bireyden başlar ve her bir insanla kurulan en küçük bir diyalog ya da o insana gösterilen sevgi ya da yapılan yardım, yani her bir kimseyi önemseyerek kurulan en küçük bir etkileşim ve Sonsuz Yaratan'ın onunla birlikte deneyimlediği bilincinde hareket etmek; bizleri birlik bilincine daha da yaklaştıracaktır. Unutmamalıyız ki hepimiz birbirimizin farklı birer yansımasıyız, hepimiz birbirimizin tekamülü için birer vazifeliyiz ve ancak ayrışarak değil bütünleşerek varoluş amacımızı gerçekleştirebiliriz.

Sirius Misyonu

1 Haziran 2022 Çarşamba

BİRLEŞİK

 Evren içerisinde algıladığımız tüm ayrık görünen parçalar, içerisinde bulunduğu madde ortamına ve bilgi işleme yeteneğine göre, yani Tanrı'ya hizmet etme derecesine ve gördüğü fonksiyona göre birbirinden yalnızca bir illüzyonla ayrılmışlardır. Her varlık evrim ihtiyacına göre kalıptan kalıba girer ve maddeye şekil verebilir. Yanılsamamız; algıladığımızı sandığımız varlığımızın şekiller ve sınırlı maddesel kalıplardan ibaret olduğu noktasındadır.  Bizler görünenin ötesinde çok büyük ruhsal potansiyellere sahip varlıklarız. Bilgimiz ve görgümüz arttıkça beden ve potansiyel verici ruhsal enerji arasındaki bağıntıyı daha iyi kavrayabiliriz. Bu, Tanrı'ya yaklaşmanın yani sonsuz evrim yolunda bir adım daha atmanın tarifidir.

 Varlık imajinasyon yeteneğinin  gelişmesiyle birlikte madde üzerinde hakimiyet kurmakta ilerler. Kullandığımız beden katmanları, ürettiğimiz araçlar, gezegenler, galaksiler, evrenler hepsi birer düşüncenin eseridir. Bu yaratım unsurları ne kadar birbirlerinden ayrı gibi görünseler de Sonsuz ve Tek Kaynak'tan gelen bilginin işlem sahaları olan evrenlerdeki birbirinin farklı ve birbirine bağlı versiyonları olan türlü uygulamalarıdır. Bütünlük ve birlik bu bakış açısı ve bilgilerde anlam bulur. En küçük organizmalardan en büyük evrenlere kadar tüm varlıklar birbirine görünenin ötesinde bağlıdır. 

 Düşünce yapıları; boyut, mekan ve zaman kavramlarına bağlandığı noktada yaşamsal realiteler belirmeye başlar. Bireyden bütüne duyumsadığımız ve birlikte oluşturduğumuz kollektif bilinç; duygularımızın kaynağı olan, sürekli olarak etkileşime girdiğimiz ve evrilen bir yapı haline gelir. Bu ortak havuzdan, bağlantıda olduğumuz varlıklarla beraber korkularımızın, hırslarımızın, sevinçlerimizin, kederlerimizin hepsini birlikte hissederiz. Anlayışımız aslında bir varlığımızın olduğuna ve bu duyguların bizden bağımsız olduklarına dayanır. Ama aslında bizler bu duygularızdır. Herhangi bir bölünme yoktur. Sevinç de biziz, keder de, korku da. Duyumsadığımız her duygu aslında bizizdir ve bizden ayrı değildir. Evren dev bir organizma gibidir ve her zerre birbirine bağlıdır. Kaynak olan Tanrı, sevgisi ve bilgisiyle yaratımının en uç noktasına kadar kendini gösterir. Birbirimizden ayrı olduğumuzu düşünmemize neden olan tüm kalıpları, ilerleyen anlayışlarımızla giderek yıkabiliriz ve birlik olmanın, Tanrı yolunda hizmet etmenin hazzını içimizde giderek daha çok hissedebiliriz.

Sirius Misyonu








ANDA MI KALMALIYIM?

 "Anda kalmalıyım" diyerek ana gelinmeye çalışılması, yaşam döngülerine farkındalıkla odaklanılmadığı sürece, geçici bir rahatlama...