31 Ekim 2022 Pazartesi

NEFİS BİLİNCİ

 Nefis bastırılmamalı, bilinçlendirilmelidir. Bunun için, deneyim ve gözlem süreçleri yaşayarak gerekli tecrübeler kazanmak ve yaşama aktif bir biçimde dahil olmak gerekir. Varlığın, hareketlerini kontrol altında tutması önemlidir, fakat bu kontrolün korku ya da baskı kalıplarıyla yapılmasıyla, idrakli bir biçimde, deneyime dayalı, öz kontrolü gelişmiş bir biçimde yapılabilmesi arasında büyük fark vardır. Gelişmiş bir varlık, bu denetimi bilinçli ve idrakli bir biçimde sağlayabilendir. Bunun göstergesi de, varlığın düşüncelerinin ve eylemlerinin örtüşmesidir. 

 Dengeli bir yaşam sürmek ve anda kalabilmek birçoğumuzun ulaşmaya çalıştığı idealidir. Bu iki kavram birbirinden ayrı değildir ve hatta bunlara ek olarak nefsi bilinçli bir şekilde kontrol etmenin, bu oluş halleri üzerine bağlayıcı ve sürekli kılıcı etkilerini de göz önünde bulundurabiliriz. Nefis, deneyimlerle ve bu deneyimlere dair elde edilen çıkarımlarla aşamalar kaydedebilen bir olgudur. Bu da demek oluyor ki, nefsi bastırmak ve yaşananlara dair pişmanlık duyarak hayata aktif bir biçimde katılmaktan kendimizi geri koymak, tekamül süreçlerimiz için epey verimsiz sonuçlar doğuran bir tutum olacaktır.

 Hayatın içimizden akıp gitmesine izin vermemiz ve kendimizi kısıtlamamız gerekir. Bu sayede, yaşamsal realiteler içinde, öğrenen ve öğreten varlıksal rolümüzü gerçekleştirebilir ve evrimsel aşamalar kaydederek, bilerek yaşamanın büyük hazzını hücrelerimizde hissedebiliriz. Etkin, sürekli ve aktif bir yaşam sürebilmek, geçmiş ve gelecek imgelerinden, kendimizi yargılamamız gerektiği gerçeğini göz önünde bulundurarak uzaklaşmamıza ve nefsimizi bilinçlendirerek, kendi içsel denetim mekanizmamızı oluşturmamıza büyük katkı sağlayacaktır.


Burak Cömertler

28 Ekim 2022 Cuma

BİRLİĞİN BENLİKLERİ

Yaşamsal realiteler içerisinde, varlıklara dair gözlemlenen tüm ayrılıklar, Yaratan'ın enerjisinin farklı benlikler yoluyla tezahür etmesinden kaynaklanır. Yani, bütünün ayrık ve çatışma halinde görünmesinin ana sebebi, madde illüzyonunda, logosun, doğası gereği yarattığı katalizörler sayesinde, etkileşime girerek birbirini dönüştürmesi ve tamamlaması gereken benliklerdir. Kolektif denilen organik tanrısal yapı, bu benliklerin beslendiği ve birlikte oluşturduğu bilinçdışı bileşkesidir. Bu yüzden, düşüncenin form bulmuş hali olan beşer, birbirinden ayrı değildir, karşısındakine bakınca kendisini görür, aynaya bakınca Yaratan'ı görür. Tekamül düzeyimiz olan üçüncü yoğunluk derecesi, bu benliklerin dönüştürüldüğü ve sevgi uygulamalarının yapıldığı evrim düzeyidir. Bu dönüşüm ise ancak bilgiyle, akıl ederek, sorgulayarak ve nefsi, deneyimler yoluyla bilinçlendirerek sağlanabilir.

Tekamül süreçleri, bu ayrılıkları gidermek üzerinedir. Yaşanılan deneyimler ve bu süreçlerde elde edilen gözlemler, tanrısal birer eylemdir ve Sonsuz Yaratan'ın kendi kendisini tanıması yolunda varlıkları vazifedar kılar. Ayrılıklar birleşime, birleşimler dönüşüme, dönüşümler ise daha üst seviyeden katalitik eylemlerle evrende iş görülmesine sebep olurlar. Bu da, Yaratan'ın yolunda daha verimli ve üst perdeden vazife görmek ve deneyim çeşidini artırmak demektir. Hepsi birer, tanrısal eylemler bütünü olan yaşamlarımız, sapmalarla dallanır ve onların çözümlenmesiyle çeşitlenir. 

Burak Cömertler


27 Ekim 2022 Perşembe

GÜVEN DUYGUSU

Sizi güvende hissettirmesi gereken şey malınız, mülkünüz, gücünüz ya da mevkiniz değil, eriştiğiniz yüksek bilinç ve geliştirdiğiniz vicdanınız olmalıdır. Madde illüzyonu yıkılır, dağılır ve yenilenir. Realiteler geçicidir ve salt güven hissi sadece bir yanılsamadır. Maddesel unsurlarla etrafınızı çevreleyebilir ya da inanç kalıplarınız içerisinde sorgulamadan, huzurlu, hazlarla dolu bir ömür geçirebilirsiniz. Bu kısır döngüler sizi, sahte bir güven hissinin ötesine geçiremeyecek ve konfor alanınızdan çıkmanızı engelleyerek, tekamülünüzü negatif yönde etkileyecektir. Yaşamsal realiteleri ulaşılacak birer amaç değil, üst bilince erişmek için kullanılıp geçilecek birer araç olması gerektiği ve mutlak güven hissinin erişmeye çalıştığınız özünüzde, Mutlak olan Yaratan'ı arayışınızda olduğunu anımsayabilirsiniz.

Gece suladığınız ekinlerinizi, sabah uyanınca sapasağlam, yerinde bulabileceğinizin garantisini kim verebilir? 

Etrafınızı ördüğünüz, size güven ve güç veren maddesel unsurlara sahip olduğunuzu sanırsınız ama aslında onlar size sahip olurlar. Üçüncü yoğunluk derecesi korku ve güvensizlik hissinin hüküm sürdüğü, karışık, iç içe geçmiş enerjilerin ve kaos hissinin epey etkin olduğu tekamül düzeyidir. Maddesel, fiziksel, politik, dinsel ya da ailesel... türlü realiteler düzeyinde güç sahibi olmak, bu yoğunluğu deneyimleyenleri kendisine bağlar, güven hissi verir ve yaşamı realitelere odaklı, bağımlı kılar. Beynimiz, her ne kadar yaşamda kalmaya ve güven duygusunu, arzular ve istekler ile pekiştirmeye odaklı olsa da, bu hallerin geçiciliğinin farkına varılmalıdır. Mutlak güven duygusuna, yıkılmaya mahkum madde realiteleri düzeyinde değil, varoluş, evren ve işleyişi hakkında idraklenerek, Mutlak olan Yaratan'ı arayarak ulaşılabilir.

Burak Cömertler













17 Ekim 2022 Pazartesi

DOGMA

Bilincin genişlemesi ve yükselmesi, dogmaların çözümlenmesi ile paralel gerçekleşir. Sorgulanmamış sabit düşünceler ve katılıklar ortadan kalkmaya başlayınca, varlığın davranışları yüksek benliğine, özüne daha da yakınlaşır ve uyumlu hale gelir. Anda olan Yaratan'a yakınlaşmanın, geçmiş ve gelecek imgelerinin büyüsel tesirlerinden uzaklaşarak, meditatif, duru bir zihne sahip olabilmenin yolu bu kalıpları kırmaktan geçer. İdrakli varlık, tekrarlayan döngülerin ötesine sorgulayarak ve sağlıklı neden-sonuç ilişkileri kurarak geçebilir. Varlığın kendini bilebilmesi ve içindeki tanrısallığı keşfetmesi süreci bu şekilde işler. Teoride, kendimize ne kadar çok 'neden' sorusunu korkmadan sormayı başarabilirsek, pratikte bir o kadar aşama kaydeder, bilincin hamlığını giderebilir ve varoluşa dair farkındalık kazanabiliriz.

Her ne kadar kendimizi aşkın bilinç halleri içerisinde hayal etsek de pek çoğumuz sorgulanmamış kalıplardan oluşturduğumuz türlü zırhlarla etrafımızı çevirmekte oldukça ustayız. Bir aşamaya kadar bunlar mutluluk, huzur ve güven hissi sağlayabilir. Ama farkına varmak ve görünenin ötesine erişmek isteyen varlık için, diğer bir aşamada bu katılıkları çözümlemek; bir dağın yamacına tırmanırken, bu yolda ter dökerek mücadele etmek ve ulaştığı her yeni dinlenme noktasında ufkunun ne kadar genişlediğini fark ederek, varoluş gayesini yerine getirebilmesinin mutluluğuna varmakla eşdeğer bir hal alır.

Şunu net olarak belirtmek gerekir ki, yüksek evrim aşamalarına ulaşmak ve dünya okulunu bitirmek isteyen her varlık, kendisini yeterli sevgi ve idrak düzeyine çıkarabilmelidir. Bunları yapabilmek için de bilerek yaşamalı, bilincini yükseltmeli ve vicdanını, nefsinin aksi istikametinde geliştirebilmelidir. Bunu ancak, herhangi bir dinsel, mezhepsel otomatizma ihtiyacı hissetmeden, kendi içsel denetim mekanizmasını kurarak, vicdanının katılıklarını gidererek herkes yalnızca kendisi için yapabilir. Musa'nın, asası ile vurduğu taşlardan akan pınarlar, katılaşmış nefis ve vicdanların dönüşümünü sembolize eder. Bu da ancak sevgi, bilgi ve sorgulama ile gerçekleşebilir.

Sirius Misyonu

10 Ekim 2022 Pazartesi

UYAN

 Bir varlığa ya da topluluğa hitaben söylenen 'artık uyanın!' ya da 'ne zaman uyanacaksınız?' tarzı cümleler, hitap edilen varlıkların realitelerine saygısızlıktan başka bir şey değildir. Her varlık bir diğerine göre farklı evrim aşamasında ve ihtiyacında olabilir. Dönüşüm, ancak kazanılan tecrübeler, çekilen ızdıraplar ve elde edilen farkındalıklardan sonra varlığın içsel olarak kendisini keşfetmesiyle sağlanır ve bunu özgür iradesiyle kendisinin talep etmesi gerekir. Uyanma süreci herkes için farklı gelişen, subjektif ve kişinin yalnızca kendi içine dönerek geçirebileceği bir süreçtir. Bilge insan, diğer bir varlığın realitesini anlayıp ona saygı gösterebilen insandır. Her varlığın tanrısal özü farklı karakterdedir, dolayısıyla izleyeceği yol ve tesir kaynaklarına vereceği tepkiler ve bunların süreleri de farklı olacaktır.


"Ben uyandım, bakalım siz ne zaman uyanacaksınız?"

"Ben bu bilgilere hakim oldum, ya siz bunları anlayabilir misiniz?"

"Siz bunları kaldırabilir misiniz acaba?"

Spiritüel ego dönüştürülmesi en zor egolardan birisi olabilir. Kendi bildiğini en iyisi olarak gören, başkalarını dinlemekte güçlük çeken ve karşısındakilere üstten bakarak uyanmaları için sürekli uyarılarda bulunan tavırlar ve yaklaşımlar kuşkusuz zararlı ve anlamsızdır. 

Her varlığın yolu özgündür, aydınlanma biçimi eşsizdir. Bir kimseye talep etmediği sürece bilgi verilmemesi gerektiği gibi, uyanma ve bir öte aşamaya geçme isteği de varlığın içinden gelmelidir. Gelişmesi gereken içsel tepki, özgür irade sahibi olan varlığın kıyas yapıp neden sonuç ilişkisi kurabilmesine bağlıdır. Bir realiteden üst bir realiteye geçiş baskı ya da dikte yoluyla değil, tüm şartlandırma ve tesirlerden arınmış bir biçimde kişinin kendi içinden gelmelidir.


Sirius Misyonu

8 Ekim 2022 Cumartesi

KUTUPLAŞMA

Korku ve endişe frekansından yayın yapan, kaostan beslenen uyarı ve bilgi kaynaklarını iyi analiz edebilmeli, korkmamız gereken tek şeyin özgür irademizin gasp edilmesi olduğunun farkına varabilmeliyiz. İçerisinde bulunduğumuz üçüncü yoğunluk derecesi, kutuplaşma tercihinin yapıldığı tekamül düzeyidir. Pozitif kutuplaşma, özgür iradesi ile hareket eden varlığın, Bir olan Yaratan'dan, evrenden ve farklı bir yansıması olan diğer varlıklardan ayrı olmadığı anlayışına dayanır. Negatif kutuplaşma ise özgür iradeyi hiçe sayan ve kendine hizmeti Yaratan'a hizmet olarak gören, varlıkları kontrol ve himaye altında bulundurmayı amaçlayan benmerkezci anlayışı benimser. İdrakli olmak, bilerek yaşamanın gereğidir. Bilerek yaşamak ise özgür irade sahibi olan varlığın, Sonsuz Yaratan'ı arama yolculuğunda, pozitif yönde kutuplaşabilmesinin en temel adımıdır.

İkilik dünyası, varoluşu birbirine zıt öğelerle içinde barındırır. Her ne kadar Sonsuz Yaratan'ın katında kutuplaşma olmasa da, bu tekamül düzeyinde deneysel süreçler geçiren varlıklar için pozitif ve negatif kutuplaşma birbirinin potansiyel vericisi halini alır. Bu durum, bir mıknatısın  birbirine bağlı zıt kutupları bünyesinde barındırmasına benzetilebilir. Kutuplaşma süreci yedinci yoğunluk derecesine kadar süregelir ve sonrasında varlıklar için birlik hali ortaya çıkmaya başlar.

Doğal felaketler, iklim değişiklikleri, hastalıklar ya da toplumsal bazı negatif, boğucu olarak gördüğümüz her ne varsa bizlerin bir yansıması ve evrimimizi hızlandırıcı etki yapması için ruhsal idare mekanizmasının planladığı dönüştürücü katalizörlerdir. Karşılaştığımız olaylara verdiğimiz tepkiler, tekamül yolculuğunda farkındalığımızla doğru orantılı olarak bilinçlenir. Pozitif yönlü kutuplaşma yolunu tercih etmiş bir varlık için karşılaştığı her zorluk, onun acı çekmesine ya da isyan etmesine sebep olan anlamsız bir katalizörden öte, üzerinde durarak ders alması ve bilincini yükselterek, evrim basamaklarını tırmanması için değerli bir uyarıcı halini alır. Her durumda neden sonuç ilişkisi kurabilmek gelişimin temelini oluşturur.

Yaşam içerisinde, maddi gücü üst seviyede, sağlıklı yaşamlar süren ve insanları çeşitli araçlarla etraflarında toplayarak onları kontrol eden, odak noktası olabilen insanları gözünüzde canlandırabilirsiniz. Bunlar özgür iradenin karşısında, kendine hizmet eğiliminde olan ve etki alanlarını genişlettikçe varlıklar üzerinde daha da çok hakimiyet kurabilen, negatif eğilimli varlıklardır. Bu varlıklar kader planlamalarını da bu yönde oluştururlar. Bir politikacının, özgür iradesini ve aklını kullanma yeteneğini gasp ettiği insanları, dinsel öğeleri kullanarak kontrol altında tutması ya da çok varlıklı ve ünlü birisinin, insanları etki alanında tutarak, bir gün onlar gibi olabilecekleri umudunu empoze eden, etrafı maddesel zenginliklerle çevrili hayatlar yaşamaları ve bunu özendirmeleri negatif kutuplaşmaya örnek olarak verilebilir. Bu yazılanlar, dinlerde çokça örnek olarak verilen 'Allah'tan başka ilahlar edinme' nin pratikteki karşılıklarıdır.

Madde odaklı yaşayarak, Yaratan'dan başka ilahlar edinerek ve özgür iradeyi hiçe sayarak bir yaşam sürmek ya da her varlığı kendisinden, evrenden ve Yaratan'da ayrı görmeden, özgür iradenin tahta oturtulduğu, idrakli, sevgi dolu ve vicdanlı bir yaşam sürmek elbette varlığın kendi yapacağı tercihe kalmıştır. Aklını kullanan varlık için günah ve sevap kavramları da, yapılan hareketin hangi kutuplaşma yönüne hizmet ettiği ile alakalıdır.


Sirius Misyonu












7 Ekim 2022 Cuma

KADER PLANI

Her enkarnasyon öncesi, biz henüz spatyom yani ahiret aşamasındayken evrim ihtiyacımız ile doğru orantılı olarak yüksek benliğimizin, ihtiyaç halinde rehber varlıkların desteğiyle oluşturduğu yaşam kurgusudur. Mesleğimiz, cinsiyetimiz, kullanacağımız bedenin yapısı, içine doğacağımız aile, millet, yaşam şartlarımız vb. gibi türlü unsurlar bu şuur düzeyinde, en verimli tekamül sürecini geçirmemiz için titizlikle belirlenir. Tüm bu şartlar geçicidir, görecelidir ve her yaşamda değişkenlik gösterir. Yapılan planlama, gidilecek güzergahın sınırlarını, yapısını ve rotasını belirler. Yaşamın özü, bu yolculuk esnasında geçilecek istasyonları amaç edinmekten öte gidilecek olan bu yolu her anıyla dolu dolu yaşamaktan, yolda kalarak gözlem yapmaktan ve içimizdeki tanrısallığı deneysel süreçler geçirerek keşfetmekten geçer.

Kaderimizin belli olması, ne yaşayacağımızın belli olduğu anlamına gelmez. Gideceğimiz güzergah, uğrayacağımız istasyonlar ve üzerimizdeki giysiler genel hatlarıyla bellidir ama yaşayarak her anıyla yolculuğun karakterini biz belirleriz ve içeriğini biz doldururuz. Elbette bu plan değişmez değildir, yaşamın seyri, bizim tepkilerimize ve gözlem ihtiyacımıza göre zaman içerisinde değişkenlik gösterebilir. Kendimizi içinde bulacağımız durum ve olaylar ya da tanışacağımız insanlar her zaman bir nedenden dolayı gelişimimize katkı sağlamak için var olacaklardır. Bazı karmik yükler ile dünyaya gelebiliriz. Yaşayacağımız olaylar bu yükleri ortadan kaldırabilmemiz için gerekli olan vicdani gelişimi sağlayacak tesiri üretirler. Bir aile bireyi olarak göreceğimiz vazifeden tutunda, toplumsal bir eylemde almamız gereken bir rol ile bireysel ve kitlesel ölçekte üstlenebileceğimiz vazifeler yine bu planlama ve göstereceğimiz çaba ile ihtimaller dahilinde olacaktır. Ölüm bir dinlenme, Yaratan'ın, yapılan gözlemleri özümsemesi ve varlığın, yeni bir aşamaya geçişinin planlanması sürecidir. Eğer farkederseniz, bu planlamalar sizin liyakatiniz oranında yapılır. Giderek daha yüksek mertebelerden varoluşu deneyimlersiniz, sevgisi ve ışığıyla Sonsuz Yaratan da sizinle beraber deneyimler. 


Burak Cömertler


ANDA MI KALMALIYIM?

 "Anda kalmalıyım" diyerek ana gelinmeye çalışılması, yaşam döngülerine farkındalıkla odaklanılmadığı sürece, geçici bir rahatlama...