23 Kasım 2023 Perşembe

YARATAN VE GÖZLEYEN

 Düşünce üretmek ve deneyim sağlamak için madde illüzyonuna yönlendirdiğiniz enerjinizi, zihinde tekrar bir noktada toparlamalısınız ki, yaratımınızı ve bu yolla ne ürettiğinizi görebilesiniz. Salt gözlemci bu anda hareket alanını fark ederek realitelerini tıpkı bir resim gibi bütün halde görebilir. Varlığın hem yaratıcı hem de yarattığını gözlemleyen iki fonksiyonu bu noktada, döngünün sönümlenmesiyle tamamlanır ve bir üst aşamaya geçilir. Bu nokta, ancak odaklanma halinde açığa çıkan ve birbirinin aynısı olan sessizlik, sevgi, an, barış ve şimdi kavramlarıyla tanımlanabilen kapsayıcı zamansızlık noktasıdır. Bu anda illüzyon dağılır ve içinizden bir kelime bile geçirmezsiniz. Sadece sevinç içinde güzelliği duyumsarsınız.

Tekamül süreçleri, sonsuz potansiyelden güç alan varlığın, enerjisini enkarne olduğu boyut düzleminde yönlendirebilmeyi öğrenmesiyle gelişir. Bu da, varlığın bedenini, zihnini, yaşadığı fizik düzlemi ve şekillendirdiği madde ortamını mümkün olan en iyi oranda idrak etmesiyle mümkündür. Sonsuz olan ruh, ancak sonlu ortamlar idrak edilerek her seferinde bir üst seviyeden algılanabilir. Bu da zaten evrimdir. 

Varlık, sonsuz enerjinin çeşitli kademelerde benlikler tarafından şekillendirilmiş ve deneyim için daraltılmış halidir. Bu enerjisini yönlendirebilmeyi öğrenmesi ise bu deneyimi talep etmesiyle birlikte onun kaderi olmuştur. Enerjisini bir bedene bağlamadığı vakit, evrene kök salmış uçsuz bucaksız potansiyele sahiptir. Ama bir beden üzerinde yoğunlaştığı ve bu yolla gözlem süreçleri geçirdiği zaman, o beden ve bedenin yer aldığı maddi şartları keşfetmesi için şartlarını ve ortamını iyi tanıması gerekir. 

Burak Cömertler


19 Kasım 2023 Pazar

VARLIK İMAJI

 Yaşam, her zerresiyle düşüncenin zihin tarafından aksettirildiği bir ekran görevi yapar. Yani, zihinde canlandırılan imaj, zamanın akışıyla mekan içerisinde hareket kazanır ve madde illüzyonunda can bulur. Deneyimlenen bu akış içerisinde, karşınızda gördüğünüz arkadaşınız değil onun duyularla algıladığınız imajıdır. Gözlemlediğiniz bir olay ya da geçmiş hatıralarınız da birer imajdan ibarettir. Duygu, bilgi ve hislerinizle bağlantı kurduğunuz aileniz, ırkınız, milletiniz, bayrağınız da sadece birer imajdır. Madde illüzyonu, varlık imajlarını etkin olduğu boyut düzlemi boyunca yoğunluğu oranında taşıyan deneyim sahasıdır ve limitlidir. Bu limitli sahanın gözlemlenmesi, algılanması ve bu sayede imajların meydana getirdiği ayrılıkların giderilmesi, limitsiz olanın tezahürünü sağlar. Siz bunu sevgi olarak duyumsarsınız.

Yaşamda deneyimlenen ve algılanan olaylar, kişiler ya da durumlar değil; tüm bunların limitli sahada yani madde ortamında tezahür etmiş hareketli birer versiyonudur. İllüzyon, aracı bir ortamdır ve hareketli yansıtıcı bir ekran işlevi görür. Bu ekranda renkli hayatlar, acı tecrübeler, ayrılıklar, korkular, inançlar, umutlar, çatışmalar, kısacası tüm düşünsel unsurlar varlıkların zihinlerinden aksederek belirgin hale gelir. 

Fizik evren sonsuzluğun deneyim için odaklandığı sonsuz enerjiden oluşur. Varlık, bu enerjiyi odaklandığı sahada düşüncesiyle deneyim sağlamak için belirli biçimler halinde yönlendirir. Bu yöneliş, her varlık özelinde yaşam örüntülerini meydana getirir. Yani düşüncesi, imajinasyon kabiliyeti olan varlığın yaratımıdır ve zihninin evren içindeki aksidir. 

Varlık, deneyim sağlamak ve düşünce üretmek için illüzyona yönlendirdiği enerjisini tekrar toparlayarak yaratımını gözlemleme ve içselleştirme kabiliyetine sahiptir. Bu noktada hem yaratıcı hem yarattığını gözleyen pozisyondadır. Evrimini de giderek yükselen bu düşünce kademeleriyle sağlar.

Zaman düzleminin nasıl akışkan bir illüzyon kurucusu olduğunu ve mekanlar dahilinde maddeyi yani duygu ve düşünceyi taşıdığını anlamak bu açıdan çok kıymetlidir. Çünkü, maddenin hakimiyeti duygu ve düşüncenin varlık üzerindeki hakimiyetidir. Ruhsal hakimiyet ise bu illüzyonun fark edilerek bünyesinde taşıdığı mekanik düşünsel öğelerin üzerinde varlığın hakimiyet sağladığı bir aşamadır. İlki otomatizmadır, şartlanmış yani düşüncenin sürüklediği bir zihindir. İkincisi ise düşüncenin saf bir biçimde algılanmış, ruhun sevgiden ötürü hakim olduğu ve tepki geliştirdiği bir zihindir. Yaşamlar boyu bu ruhsal hakimiyet aşamasına gelmeye çalışıyoruz. 

Bu hakimiyet direkt olarak varlığın cennet bilincine erişmesini anlatır. İllüzyon farkındalığı varlığın kendisini keşfetmesi için oldukça önemlidir. Limitsiz ve sonsuz olan, kaynak olduğu limitli ortamların gözlemlenip keşfedildiği kadar bilinebilir. Bu, varlığın kendini bilmesidir. Bu, varlığın Yaratan'ı keşfetmesidir.

Burak Cömertler


17 Kasım 2023 Cuma

MEDİTATİF

Enerjinizi zaman düzleminden çekerek, klasik meditasyonda nasıl düşüncenin ve duygunun etkisinden  özgürleşiyor ve özünüzle uyumlanıyorsanız; günlük yaşamda da realiteleriniz yani düşünceleriniz üzerinde de aynı hakimiyeti kurarak anda kalabilir ve bu meditatif hali sürekli kılabilirsiniz.
Geçmiş diye hatırladığınız ve gelecek diye hayal ettiğiniz her şey aslında birer imajdır. Madde illüzyonu zihinde meydana getirilen bu imajlara duygu ve düşünce biçiminde hareket kazandıran jeneratif çok boyutlu bir düzlemdir. Gözlemcinin bu hakimiyeti sağlaması için, duygularının yönlendirici tesirlerini içselleştirerek düşüncesine odaklanması gerekir. Odaklanmak, sorgu ve algı sürecinin neticesinde hadiseyi bütün halde görmenin yolunu açar. Bu yaklaşım biçimi varlık enerjisinin yönelimini kademe kademe disipline eder ve düşünce üzerinde kurulan hakimiyet giderek artar.

İdrakin artması da bu sorgu ve odaklanma aşamalarının artışıyla paralellik gösterir. İnanç, gelenek ve katı düşünce kalıplarına odaklanmak, yani neden sonuç ilişkisi geliştirerek dayanılan, baskılanan ve bağımlı olunan şartlanma öğelerinden farkındalıkla özgürleşmek; bu duru zihin aşamasına erişebilmenin temel şartıdır. Varlık bu sayede giderek artan bir oranda yüksek benliğine yakın hareket etmeye başlar. Her odaklanma, her dogmanın çözünmesi zaten sevginin belirişidir. 

Zihninizde ne varsa karşılığı bedeninize ve yaşamınıza yansır. Bu yüzden madde illüzyonu ve onu oluşturan unsurlar üzerinde hakimiyet sağlamak, onların neler olduğunu anlayarak işlevlerini gözlemlemek doğal olarak zihniniz üzerinde hakimiyet kurmanızı sağlar. Bunun için sormak, odaklanmak ve görmeyi istemek gerekir. Özgürlük budur.

Burak Cömertler

16 Kasım 2023 Perşembe

RUHUN DERİNLİĞİ

 Ruh sonsuz, yaratılış sonsuzluktur. Sonsuz olan, sınırsız yaratım potansiyelini bünyesinde barındırır. Ruhun deneyim için evrende zaman ve mekana bağlandığı ilk bilinç odağını biz yüksek benlik olarak algılıyoruz. Yaratım, deneyimin çıkış noktasıdır ve akıl, deneyimin düzenlenmesi ve deneyimlenenin gözlemlenmesi için bu noktada belirmeye başlar. Akıl, varlığın düşünceyi organize edebilme ve yaratımı genişletebilme kabiliyetidir. Bu çıkış noktası yüksek benliği boyut katmanlarının içerisine enerjisini yoğunlaştırmaya iter. Beden katmanları, kabalaşan madde ortamlarında, giderek daralan şuur kademelerinde, göreceli türlü akış biçimlerinde yüksek benliğin uzantısı olan sonda araçları olarak işlev görmeye başlarlar. Bizler sadece zihin ve beden katmanları üzerinden ilk biçimleri algılarken, derinlikli varlık yapısı, yönlendirilmenin yapıldığı ve tesirin başlangıcı olan, sonsuzdan potansiyel alan yüksek benliğe kadar uzanır ve yüksek benlik bir kumanda masası görevi yaparak bu süreçleri düzenler, veri toplar, deneyim elde eder ve evrilir.

Ruh gözlemcidir ve enkarnasyon şuur değişimdir. Tanrı tohumu olan yüksek benlik, ruhun evren içerisine gözlem yapmak için adım attığı ilk birimdir ve çeşitli boyut katmanlarına enerjisini yoğunlaştırarak Sonsuz Yaratan'a hizmet etme güdüsü taşır. Tecrübesini tamamladığı maddi sahadan bir diğerine geçişi sadece şuurunun değişimidir. Bedenler bu süreçlerde kabuk gibi değiştirilir ve ölüm olarak deneyimlenen aşamada, illüzyon dahilinde gözlenen ve elde edilen veriler  Sonsuz Yaratan tarafından özümsenir, varlık dinlenir ve yeni deneysel süreçlerin planlamasını yapar.

Ruh bütündür ve yüksek benlikler arasında sanıldığı gibi bir ayrım yoktur. Evren içerisinde seperasyonun algılandığı her düzlem illüzyondan ötürüdür ve bu fraktallar illüzyon içindeki bağlarının gözlenerek ve keşfedilerek giderilmesi içindir. Maddeyi mağlup eden ve illüzyonun ötesine geçen ruh, yüksek akıl biçimleriyle bu noktada belirir. Onun belirişini biz sevgi halinde duyumsarız.

Evren her birimiyle mekaniktir. Yapı taşı olan madde, maddenin şekillenmesi için bilinç odaklarınca oluşturulan imajlar yani düşünce ve duygular mekaniktir. Ruhun planlayarak düzenlediği ve kendisini yine kendisine yansıtması için kurguladığı bir aynalama mekanizmasıdır. Bu düzlemde yapılan işlemlerde, döngünün ve mekanikliğin ötesine geçildiği yüksek karakerli davranış ve akıl biçimlerinde ruhun maddeye hakim olmasını ve sevgi halinde tezahürünü gözlemlenir.

Burak Cömertler 

12 Kasım 2023 Pazar

DEĞER FARKINDALIĞI

 Siz, kendinizi bile yeterince tanımıyorken, her gün bir oranda daha yüksekten keşfediyor ve evrende ne kadar önemli bir fonksiyona sahip olduğunuzu bilmiyorken, kendi değerinizi neden başkalarının sınırlı yargılarına göre belirliyorsunuz? Kendinize odaklanmanız kendinizi sevmenize ve kıymetinizi anlamanıza eş değerdir. Kendinizi sevmeniz ise yaşam döngüleriniz boyunca aldığınız aksiyonların neden ve sonuçlarını algılayarak süreçlerin idrakine varmanız demektir. Yaratan'ın sevgi ve ışığını başkalarına aktararak hizmet edebilmenin yolu da bu bireysel farkındalıktan geçer. Şifacı önce kendisini iyileştirebilmelidir.

Evren dev bir organizmadır ve zinciri oluşturan halkalar birbirine karşı sorumludurlar. Bir varlık diğerinden daha değerli ya da değersiz değildir. Sadece evrim düzeyi oranında liyakati farklıdır ve bu ölçüde fonksiyon görüp sorumluluk alırlar. Geçirilen her deneysel aşama ve gözlem süreci bunu deneyimleyen varlıkla birlikte Sonsuz Yaratan tarafından da özümsenir. Tüm varlıklar bu yolla, yaşayarak Yaratan'a hizmet ederler. Dolayısıyla, öncelikle bir varlığın, attığı adımdan, aldığı nefesten, diğer varlıklarla girdiği etkileşimden vb. türlü yaşam süreçleri ile birlikte özünden açığa çıkardığı sevgiden ötürü, hangi aşamada olursa olsun kıymetli bir varoluş fonksiyonu olduğunu anlaması gerekir.

Varlığın kendisine atadığı değerin referans noktası, kendisini yeterince tanımayan ve hatta hiçbir zaman tanıyamayacak olan başka bir varlığın yargısı yani zihninde oluşturduğu imaj olduğu zaman, madde illüzyonunun etkisi aktif hale gelir. Bu imaj üzerine yoğunlaştırılan varlık enerjisi illüzyon içerisine hapsolur. Bu durumun sürekliliği değersizlik hissini meydana getirir ve öz güven kaybı yaşanır. Ne zaman ki varlık irade göstererek bu duygunun tesirlerine saf bir biçimde odaklanır, gözlemler ve enerjisini zaman düzleminden çekerek bu imajı görmeyi ve algılamaya karar verir; o zaman özünden sevgiyi açığa çıkarabilir ve illüzyonun tesirinden farkındalıkla özgürleşebilir. Dışa bakan gözler ne zaman ki içe odaklanır; o zaman tüm duygu ve düşünceler anlamını bulurlar.

Burak Cömertler




10 Kasım 2023 Cuma

GEÇİŞ

Bilinç, inancın yerini algıya bırakmasıyla evrilebilir. İnanç, zaman düzlemine varlık tarafından yerleştirilen bir imgedir dolayısıyla hakikat değil illüzyondur. Bu imgeye yine aynı varlık tarafından kutsiyet yani dokunulmazlık da atandığı için sorgulamanın önüne geçilir, putlaştırılır. Bu şekilde enerjisini illüzyon içerisine hapseden varlık, kendi icat ettiği tanrısının yörüngesinde şartlanmış bir şekilde döner durur ve düşüncesinin esiri olur. Varlık, ne zaman ki irade göstererek bu imgeye odaklanır, onu algılar ve sorgulayarak anlamlandırmaya başlar; o zaman realitesinin üzerinde hakimiyet kurarak bilincini yükseltebilir. Üçüncü yoğunluk derecesine ait korku, baskı ve ceza ile yönlendirilen otomat bilinçler, yaşamlarındaki katı kalıpların birer illüzyon olduğunu fark ederek onlara odaklandıklarında idraklenmeye başlarlar. Sevgi yalnızca idrakin olduğu yerde belirebilir.

Sevgi ve idrak birbirinden ayrı olmayan iki unsurdur, bu düzlemde yaşayanların cennetini temsil eder ve dördüncü yoğunluk bilincinin karşılığıdır. Bu aşama, yaşamın deneyimlenen ve sonuçları deneyimleyen tarafından gözlemlenen bir illüzyon olduğu algısına varlığı ancak sorgulamaya başladığı zaman ulaştırabilir.

Varlığın deneyimi,  madde bazlı illüzyon ortamında düşüncesinin aksiyon alarak hareket biçimlerine dönüşmesiyle tezahür eder. Düşünce hakikat değil illüzyondur ve bu deney sürecinin sonunda üzerinde hakimiyet kurulması için varlık tarafından üretilir. Hakimiyet kurulması için yaratılan düşünce gözlemlenmek yerine varlığı etki almaya başlarsa kısır yaşam döngülerinde esir hale getirir ve şartlandırır. 

Sonuç olarak tekrarlayan yaşam döngülerine, katı inanç kalıplarına ve varlığı o farkında bile olmadan yönlendiren dogmalara odaklanmak bilincin yükselmenin yolunu açar ve algıyı genişletir. Algı, ruhun evrene açılan kapısıdır. 

Burak Cömertler














8 Kasım 2023 Çarşamba

SEPERASYON

 Bilinciniz, korkularınız, kaygılarınız, sevinçleriniz, tepkileriniz aynı. Bedenleriniz, hareketleriniz, gülmeniz, ağlamanız aynı. Deneyimleriniz, algılama biçiminiz, zekanız aynı. Aynı ortak paydada, aynı zaman düzleminde, aynı dünyada birbirinizi aynaladığınız ilişkiler içerisindesiniz. O halde nedir sizi ayıran? Irkınız, renginiz, dininiz, statünüz ve bunlar gibi zihninizde yarattığınız illüzyonatif imajların yol açtığı separasyon, üzerlerinde hakimiyet sağlayamadığınız sürece sizi şartlandırır ve enerjinizi tüketerek kısır yaşam döngülerine hapseder. Düşüncenin yol açtığı separasyona tutunarak çatışmak, göz yaşı dökmek ve birbirinizi öldürmek için değil; bu sapmaları idrak ederek sevgiyle gidermek için buradasınız. Birliği kavramanın yolu onu görmeyi istemekten ve ayrılıkları gidermekten geçer. Bu sayede katı egolar geçirgen hale gelebilir ve Sonsuz Yaratan'ın sevgisi ve ışığı illüzyon içerisinde belirebilir.

Hepiniz maddeyi şekillendirme harekatı için buradasınız. Hepiniz sonsuzluğun illüzyon içerisinde birbirinden farklı olmayan, bütünlüğü oluşturan ve yaşayarak Yaratan'a hizmet eden bilinçli farkındalığa sahip varlık odaklarısınız. Sizi ayıran düzenleyemediğiniz katı egolarınızdan başka bir şey değil. Yaşam, ayrışmanızı giderip birbirinizi sevesiniz diye sizi size yansıtan bir ekrandan ibarettir. Duygu ve düşünceniz illüzyondur ve ayrışma yaratır. Ne zaman bunları gözlemler, tesirlerini içselleştirir ve onlarla bütünleşebilirseniz illüzyon aşılır, zaman ortadan kalkar, korku, direnç ve baskı biter. Ve tüm bu hareketlerin, imajların olmadığı yerde sevgi belirmeye başlar. Birlik, bütünlük ve barış halinde dallar halinde göğe yükselir ve yayılır.

Burak Cömertler

1 Kasım 2023 Çarşamba

SORGU

 Negatif ruh halinin ya da olumsuz bir durumun geçmesi için sürekli çaba göstermek yerine, bu durumun neden meydana geldiğini sorgulayarak sebeplerini algılamak ve sorunun köklerine inmek, uygun kararlı tepkiyi geliştirmenin yolunu açar. Sorgulama hali adım adım düşünceyi saflaştırabilir ve zihin gelişen resmi giderek yüksek bir seviyeden algılar. Tekrar eden döngülere dikkatle odaklanmak ve yaşanılanlara konsantre olarak neden sonuç ilişkisi geliştirmek algının kapısını açar. Bu noktada yapılan gözlem ve elde edilen verilerin öz bilgiye dönüşmesi ile birlikte, yaşanılan durum ile ilgili negatif hisler hafifler ve illüzyona ait imajların tesirlerinden özgürleşilir. Sevgi bu anda, anlayış halinde ruhsal kudretin kapsayıcı hakimiyetiyle tezahür eder.

Zihin, komutla çalışan, belleğinde barındırdıklarını iradeniz doğrultusunda düzenleyen ve önünüze getiren bir ekrandır. Ancak görmeyi isterseniz size gösterir. Sorgu, adım adım düşüncenin saflaşması için ve ekrana gelen hafıza parçalarının belirgin bir resim oluşturabilmesi için gerekli arama tuşudur. "Neden" sorusunu sorup herhangi bir konu için alabildiğiniz cevap ise zihninizi etki altında bırakan tesirleri kontrol edip üzerinde hakimiyet kurabildiğiniz orandadır. Sorgu, her seferinde bir adım ötesini bilgiyle keşfederek yüksek aşamalardan görmenin ve şuuru genişletmenin temel yoludur.

Çabanın olduğu yerde sevgi yoktur, algılanıp anlamlandırılan anda sevgi vardır.

Burak Cömertler

ANDA MI KALMALIYIM?

 "Anda kalmalıyım" diyerek ana gelinmeye çalışılması, yaşam döngülerine farkındalıkla odaklanılmadığı sürece, geçici bir rahatlama...