29 Temmuz 2023 Cumartesi

KUTSİYET

 Bozulması ve dokunulması yasak saydığınız ve sorgulamadan muhafaza ettiğiniz değer, inanç ve kalıplar sizin kutsalınız değil putunuzdur. Çünkü bunlar birer realitedir. Realiteler, duygu ve düşüncelerin yaşamdaki değişken karşılıklarıdır. Hiçbir bayrak, devlet, millet, eşya, kitap ya da din kutsal değildir ve tüm bunlar düşünce ürünüdür. Düşünce ürünü olan her unsur ise madde illüzyonu içinde hareketlidir, yani zamana aittir. Zamana ait olan dağılmaya mahkumdur ve gelişen düşünceyle hep bir yüksek olanıyla değiştirilir. Kutsiyet yalnızca anda, sarsılmaz ve kapsayıcı olana atfedilir. Kutsal olan yalnızca mutlak olandır. İllüzyon içerisinde sıkı sıkıya tutunulan hiçbir unsur; sarsılmaz, anda ve mutlak olanla kıyaslanamaz. Kutsal olan ise yaşam içerisinde yalnızca sevginin tezahürleri ile belirebilir.

Mükemmel ve kusursuz olandan başka hiçbir yaşamsal unsura kutsiyet ithaf edilemez. Evren tamamiyle düşünce eseridir. Düşünce ise her zaman bir yükseği olan, ayrışma ve sapmalar meydana getiren illüzyona ait imajlardan ibarettir.Varlığın gayesi bu düşünceleri ve meydana getirdiği sapmaları deneyimlemek ve onları itici güç olarak kullanarak yükselmektir. Bu sayede Sonsuz ve Kaynak olana hizmet etmiş olur. Bu sayede kendisine hizmet etmiş olur. Onlara sıkı sıkıya bağlanmak, düşüncenin hakiki manasının ve işlevinin anlaşılmadığının göstergesidir.

Burak Cömertler

27 Temmuz 2023 Perşembe

YANSIMA

 Dışınızda gördüğünüz ve gözlemlediğiniz her varlık aslında sizsiniz. İnsanlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve gözlemleyebildiğiniz her varlık sizin dualite içindeki birer yansımanız. Siz yaşamlar boyunca kendinizi gözlemekten başka bir şey yapmıyorsunuz. Karşınızdakini algılayınca aslında kendinizi algılıyor ve kendinizi keşfediyorsunuz. Bu yüzden kardeşinize göz bebeğiniz gibi bakmalı ve ona değer vermelisiniz. Bu yüzden çatışmaya, yargılamaya son vermeli, barışın yollarını aramalı ve koşulsuz sevebilmelisiniz. Yanınızdaki varlık sizi size aynalamaktan başka bir şey yapmıyor. Kendinizin ne olduğunu iyi anlamalısınız. Sorgulanmamış kalıpları ve tutumları dönüştürdükçe, katı egoları bu sayede giderek geçirgen bir hale gelen ve ışığı madde düzleminde belirebilen saf sevgiden ibaret varlıklar olduğunuzu fark edebileceksiniz.

Gözlemleyen kimse gözlemlediğinden ayrı değildir ve onu anlayınca kendisini anlar ve algılar. Bu anlama hali maddenin üstüne çıkmak ve realiteye hakim olmanın yolunu açar. Sevgi yalnızca o anda açığa çıkar. Sevgi bir varlığın karşısındakine dikkatle odaklanarak onu saf bir biçimde algılaması ve görebilmesiyle madde düzleminde belirebilir. Bu halde illüzyonun meydana getirdiği ayrışma yani ikilik yerini birliğe bırakır. Bunun için çaba ve emek sarf etmeye gerek yoktur. Sadece görmeyi istemek yeterlidir.

Siz evrende sizden başkasıyla beraber değilsiniz.

Burak Cömertler

25 Temmuz 2023 Salı

YÜKSELEN

 İnandığınız için cennete giremezsiniz. Cennet zaten içine girilecek bir mekan değil, idrakinizin ve vicdanınızın gelişmişliği oranında eriştiğiniz bir şuur uyanıklığıdır. Bu düzeye erişebilmek için zihni tüm dogmalardan, onların sebep olduğu şartlanmalardan ve inanç kalıplarından temizlemek gerekir. Algı, farkındalık ve düşünce bu sayede kademe kademe yükselir. Bu sayede enerjinizi zaman düzleminden rahatça çekip gerçeği görmek ve realiteye hakim olmak için kullanabilir ve özünüzden ışıyan sevgiye erişebilirsiniz. Bu da gelişimin, evrimin ve Sonsuz Yaratan'a yaklaşmanın eşsiz yoludur. İnanç, zamana ait eninde sonunda yıkılacak bir imgedir ve enerjinizi zaman düzleminde kısır döngülerin içine hapseder. Zamana ait olan her realite zaten dağılmak kaderine sahiptir. Bu yüzden zamanda, inancın etrafında dolanmak yerine; içinde bulunulan anda, devinim eden ve yükselen farkındalığın ışığını aramak gerekir.

Tercihini dağılmaz ve sarsılmaz olandan yana kullanmak her varlığın özgür iradesine kalmıştır. Kendi varlığını, bedenini ve zihnini tanımak, onları oluşturan öğeleri revize etmek, içeriklerini ve bu sayede yaşama yansıttıklarını fark etmek ve onları yönetmek yine her varlığın kendi sorumluluğudur. 

Bir zamanlar gerekli olan ve insanların şuur uyanıklığının ve realitelerinin karşılığı olan inanç kalıpları artık yerini kendi idaresini üstlenebilen ve mümkün olduğunca idrakini artırabilen varlığa teslim etmelidir. Artık otomatizmaya, yönetilmeye, yani dış şartlanma öğelerine ihtiyaç duyulmadan kendi içsel vicdan mekanizması geliştirilebilmeli, özgür iradenin sınırlandırıcıları ortadan kaldırılmalıdır.

Huzurlu, kısır ve dairesel tekamül döngüleri yerini; irade gösterilen, korkmadan, endişe duymadan, sevinçle yaşanılan ve farkındalıkla yükselen spiral döngülere bırakması gerekir. Bunun için inanmak değil; fark etmeyi istemek, sorgulamak ve gelişime açık olmak gerekir. 

Burak Cömertler

24 Temmuz 2023 Pazartesi

DÖNGÜ

Dışarı baktığınızda gördüğünüz çatışmayı ve ayrışmayı, içeri dönerek gidermenin yollarını aramıyorsanız özünüzdeki sevgiye erişemezsiniz. Dışınız illüzyondur, yani zamandır ama içiniz sevgidir ve birliktir. İllüzyon dağılır, yinelenir ve ancak varlığı sevgiye eriştirebildiği ölçüde görevini yerine getirir. Sevgi ise özdedir, andadır ve sarsılmaz olandır. Sevgi derslerini vermeye geldiğiniz bu düzlemde karşınıza çıkan etkileşim fırsatlarına odaklanarak katı yanlarınızı dönüştürmeyi istemek gerekir. Bu döngüler halihazırda acımasızlık, bencillik, kin, korku, kıskançlık, rekabet vb. duyguları, bizi bize yansıtan varlıklar aracılığıyla fark edip dönüştürebilmemiz için fırsatlar sunar. Yaşam, bu mizansenler ile birlikte, irade gösterildiği takdirde yükselmenin ve gelişmenin yolunu açabilir. Tüm yollar katı egoların ardında gizli olan sevgiye erişmek içindir.

Hayatta kalmak, yaşamak demek değildir. Her birimiz zaten belirli periyotlarda rutinleri gerçekleştiriyoruz. Bu döngülerin bize ne söylemek istediğini ve hangi yöne ilettiğini kavramak bizi yükseltecek ve kendimizi keşfetmemizi sağlayacak yegane unsurdur. 

Günün sonunda geriye dönüp bakınca yaşanan her anı dikkatle gözlemleyip veri toplamak, çıkarımlar yapmak ve bir sonraki adımlarda bunları yüksek karakterli olanlarla değiştirebilmek, idraklenmemizi ve bilerek hareket etmemizi sağlar. Kendimizi ve yansımamız olan diğer varlıkları anlamanın, şefkat göstermenin, affetmenin, yargılardan uzaklaşmanın yolu bu sayede açılır. Otomat, tekrar eden ve fayda sağlamayan benzer yaşam döngüleri bu yolla yeniden biçimlenir ve yeni hareket ve tepki biçimleri meydana getirilebilir.

Sağlıklı gözlem yapmak için görmeyi istemek, dikkatle odaklanmak, anlamak ve etki altında kalmamış bir zihinle algılamak gerekir. Her şeyden önce de varlığın kendi özgür iradesinin farkına varıp algısını saflaştırması gerekir. Sevgi ancak bu şekilde tomurcuklanmaya başlar. Sevinç o anda tüm hücrelerde duyumsanır.

Burak Cömertler

17 Temmuz 2023 Pazartesi

TOPARLANMA

Yaşananlar, geçmişiniz ne kadar da kıymetli. Tüm bu yüklerin altına girerek sorumluluğu üstlendiğiniz için kendinizi kutlamalısınız. En çirkin ve bayağı görünenleri bile bugün bu noktaya gelmenize yardımcı oldu. Geçmişi şu anda dönüştürdünüz ve artık görevini yerine başarıyla getirdi. Emeliniz evrilmek değil miydi? Onları kucakladınız ve kabul ettiniz. Ayrılık ortadan kalktı. Bu sefer de kucakladıklarınız yükselmenize zemin oluşturdu. Geçmişi kucaklamak gerektiğini fark edebilmek ne büyük erdemmiş.

Dönüp baktığınızda geriye içiniz hala acıyorsa ya hala kendinizi yargılıyor veya başkalarının gözlerinden değerinizi biçiyorsunuz demektir. Etten kemikten olduğunuzu unutuyorsunuz. Sizi geriye çeken ve affedemediğiniz her şeyin bir imaj olduğunu da unutuyorsunuz. Sen geçmişe ait bir imajda değil şu andasın. Oysa ki sen farkında ol ya da olma, onlar farkında olsunlar ya da olmasınlar geçmiş imajlarında bu rolleri büyük bir cesaretle üstlendiniz. Hem bunu birbiriniz için büyük birer vazife bilerek yaptınız. Bu sayede potansiyelleriniz açığa çıktı, kendinizi bildiniz ve vicdanınızdaki katı parçalar dağıldı gitti.

Bunu fark edebilene, kendi değerini başkasının gözünden değil kendi kendine bilebilene, ne zor yollar geçtiğini anımsayıp yoluna ve kalbine teşekkür edene, temelde ayrılık olmadığını, yaşamın bizi bize yansıtan mizansenler bütünü olduğunu anlayana var olmak her anıyla ne kadar da kıymetli...

Siz üstlenmezseniz sizden başka sizin geçmişinizi kim üstlenebilirdi ki?


Burak Cömertler

12 Temmuz 2023 Çarşamba

DUYGUNUN REHBERLİĞİ

 Bir varlığın kendi enerjisinin farkında olup, bunu kontrol edebilmesi ve gereken düzleme kanalize edebilmesi o varlığın gelişmişliğiyle doğru orantılıdır. Verim alma noktasında sıklıkla sorun yaşadığımız ve bizi tüketen yegane unsur duygularımızdır. Duygular, gölgelerimizle yüzleşmemiz ve yaşamda gereken tepki biçimlerini geliştirebilmemiz için bize yol gösteren ve rehberlik yapan zamana ait yönlendiricilerdir. Dolayısıyla zihinde beliren bu unsurları analiz etmek, onlardan ötürü yargılamak, eleştirmek, çatışmak veya sinirlenmek enerjinin zaman düzleminde hapsolmasına ve tükenmesine yol açacaktır. Bu durum, varlık enerjisinin toparlanarak çözüm ve dönüşüm için kullanılmasının önüne geçer ve ayrışma yaratır. Oysa ki varlık andadır ve arzu edilen dönüşüm zaman düzleminde değil, içinde bulunulan şu anda gerçekleşebilir. Duyguların rehberliğine erişebilmek için onları bütün halde, sadece görmeyi istemek gerekir. 

Duyguların etrafında dolanmak yerine, şu anda dönüşebilmek için ne söylediklerine odaklanmak enerji kaybını azaltır ve verimli yaşamanın yolunu açar. Bütün halde odaklanarak görmek, ayrıştırılan duyguları iyi dereceden algılamaya, anlamaya, dolayısıyla onlarla bütünleşmeyi sağlar ve varlık enerjisinin çözüm için derlenip toparlanmasının yolu açılır. Bu sayede duygular da gerçek yönlendirici görevlerini yerine getirmiş olurlar. Enerji israfının önüne bu yolla geçilebilir, öz ile bağlantı kurularak sevgiye erişilebilir ve realiteye hakim olunarak üst evrim basamaklarına tırmanılabilir.

 Acı çekmek, korkmak, kaygılanmak ancak bize ne demek istediklerini anlayabildiğimiz zaman kıymetlidir. Diğer türlü sadece onların esiri olup tükeniriz. 

Burak Cömertler








10 Temmuz 2023 Pazartesi

ARAYIŞ

Yaşama ve varoluşa dair cevabını aradığınız her ne varsa artık dışarıda değil içeride aramalısınız. Kendi içsel sorgunuzla, üzerinde saf bir biçimde düşünerek elde ettiğiniz sonuç size özgüdür ve ancak sizin yaratımınız olarak yaşamda karşılık bulabilir. Yaratan vasfını ortaya koyabilmesi varlığın yegane gayesidir. Bunun için de dışarıdan gelecek yönlendirme ve şartlanmalardan zihni irade göstererek temizlemek gerekir. Artık yüksek benliklerle hareket etmenin zamanıdır. Bu, bilerek yaşamanın ve atılan adımların idrakinde olabilmenin varlık nezdindeki karşılığıdır. Bu, egosal benliklerinizi dönüştürerek derinlerde yatan tanrısal özünüz ile bağlantı kurabilmenizdir. 

Yüksek benliğiniz aşkın zaman ve mekan boyutlarında var olan tanrısal özünüzdür. Bir altıncı yoğunluk varlığıdır ve deneysel süreçler geçirmek için evrenin farklı fiziksel, zihinsel ve ruhsal boyut katmanlarında enkarnasyonlar planlar. Bunun için, sonda aracı olarak katmanlı beden yapıları kullanır. Bedenler içerisinde girdiği madde ortamının yoğunluğuna göre bu yönlenmiş enerji ile bütünleşir farklı şuur düzeylerinde varlıklar meydana gelir. 

Üçüncü yoğunluk derecesi varlığı özgür irade sahibi yani kendi seçimlerini müdahale olmadan yapması gereken varlıktır. Sevgi ve idrak derslerini aldığı bu yoğunlukta, derslerini verebilmesi için egolarını düzenlemesi ve ideal hale getirmesi gerekir. Egoların ideal hale gelmesi ise ancak varlığın kendi derinlerindeki bu öze odaklanması ve nefsini farkındalıkla kontrol edebilmesi ile gerçekleşir. Yüksek benlik arka planda yer alan ve görünmeyen bir operatör gibi çalışır. İşaretler gönderebilir, eş zamanlılıklar ve rüyalarla varlığa ihtiyacı olan rehberliği sağlar. Varlığın idraklenmesi bu bağlantının güçlenmesiyle paralel gelişir. Öze ulaşmak aynı zamanda sevgi ile bağlantı kurulabilmesi, yaşanılan her olayın derinlerinde yatan sevginin açığa çıkarılmasına yarar. Dolayısıyla sevgi dersleri verilebilir ve varoluş yargısız bir biçimde sorgulanarak anlaşılmaya başlar.

Burak Cömertler

6 Temmuz 2023 Perşembe

VARIŞ NOKTASI

Zamanın tükendiği noktada ana varılır. Bu varış, düşüncenin, yargının, analizin, çatışmanın, korkunun ve kaygının sonuna gelindiği yerdir. Tam burada varlık için sonsuzluğun kapıları açılır ve dağılan illüzyon yerini sevgiye bırakır. Kahraman, yolda kaldığı süre boyunca gözlediklerini artık bilince getirmelidir ve anın barındırdığı sevgiyi açığa çıkararak, var olmanın ve ilerlemenin yüksek sevincini iliklerine kadar hissetmelidir. Macerası boyunca, bugüne kadar hazları ve bağımlılıkları sandığı sevgisinin; derin anlamda, algılamada ve kendinden ayrıştırmadan gözleyerek karşısındaki ile bütünleşmek demek olduğunu fark etmiştir. İkilik artık biter, gözlemcinin kendisini aynalayan gözlediği varlık ile bütünleşmesi, onu sarsılmaz bütünlükten olduğu idrakine ulaştırır ve birlik başlar.

Bu noktadan sonra gözleyen ve gözlenen diye iki farklı varlıktan bahsetmek artık yersizdir. Çünkü aslında gözleyen de gözlenen de aynıdır. Bu anlayış, sarsılmaz sevginin, bütünlük, barış ve birlik halinin evrende hüküm sürebilmesinin temelidir ve Sonsuz Yaratan'ın varlıkları aracılığıyla evrende tezahür etme biçimidir. 

O Yaratan ki anda değildir, O, anın ta kendisidir. Dağılmayan, sarsılmayan, evrilmeyen, muhtaç olmayan ve kıyas kabul etmeyendir.  

Burak Cömertler


4 Temmuz 2023 Salı

VAZİFEDAR

Bir insanın vazifesi, içinde bulunduğu ana odaklanarak dolu dolu yaşamasından ve hayatın içinden akıp gitmesine izin vermesinden başka bir şey değildir. Yaşam zaten gereken her şeyi bu akış halinde varlığın karşısına çıkaracaktır. Etkileşimde bulunduğumuz en küçük toplumsal birimden, en geniş kitlesel ölçeğe kadar dahil olacağımız her türlü aksiyon halihazırda vazifemizi tanımlar. Yaratılışın bir üst ölçekten algılanmasıyla birlik duygusu giderek derinleşir ve diğer varlıklara karşı sorumluluk hissedilir. Bu sorumluluk, liyakati ve eriştiği bilinç düzeyi doğrultusunda varlığı, yansıması olan ve kendinden ayrı olmayan diğer varlıklar için mücadele etmesi gerektiği idrakine ulaştırır. Bu yüzden vazife verilmez, vazife yapmanın farkındalığına ve önemine erişen kimse tarafından emek verilerek ve irade gösterilerek alınır.

Yaşam içerisinde, deneyimlediğimiz realiteler boyunca yaptığımız gözlemler ve elde ettiğimiz tüm veriler, bizimle birlikte deneyimleyen Sonsuz Yaratan tarafından da özümsenir. Bu yüzden enkarnasyonun temel amacı gözlemdir. Bu işleyiş bazen farkında olmasak da yaşamın her anında O'nun yolunda fonksiyon görmemize yol açar. Yani içinde bulunduğumuz her durum ve yaptığımız her hareket tanrısal bir eylemdir ve bizi evren içerisinde otomatik olarak birer vazifedar kılar.

Varlığın yaşamlar boyunca deneyimlediği realiteleri algılayarak, sindirerek ve bilgisini içselleştirerek adım adım ilerlemesi kendi evrimini teşkil eder. Bu sonsuz yolculuk boyunca geçirilen gözlem süreçlerinde, farkında olunsun ya da olunmasın en küçük görünen bir varlıktan en gelişmiş varlığa kadar evrendeki her canlı birbirine karşı sorumludur ve birbirlerinin tekamüllerinde rol oynarlar.

Sizin vazifeniz nedir? 

Öncelikle vazife siz kendinizi keşfettikçe yaşam içerisinde farkına varacağınız ve iradeniz ölçüsünde gerçekleştirebileceğiniz bir olgudur. Belirli potansiyelleriniz vardır ama bunların geçekleşmesi sizin mücadelenize bağlıdır. Yaşamın ve yaptıklarınızın bilincine varmak, otomat ve dogmaların hakim olduğu bir şuuru saflaştırmak vazife yapabilmek için gereklidir.

Bir arkadaşınız ya da komşunuzla gerçekleştireceğiniz bir diyalog da sizi Yaratan'ın yolunda vazifedar kılar, geniş bir topluluğa hitaben yaptığınız konuşma da vazifedar kılar. Yaptığınız bir mali yardım da, söylediğiniz güzel bir söz de, bir insanın canını kurtarmak da sizi vazifedar kılar. Önemli olan yaptığınız her neyse onun fedakarlıktan öte bir vazife olduğunun idrakinde olmanızdır. Vazife keskin bir farkındalıktan doğar ve neyin, ne için ve ne ölçüde yapılması gerektiği vazifedar tarafından mümkün mertebe bilinerek gerçekleştirilir.

Burak Cömertler











ANDA MI KALMALIYIM?

 "Anda kalmalıyım" diyerek ana gelinmeye çalışılması, yaşam döngülerine farkındalıkla odaklanılmadığı sürece, geçici bir rahatlama...